Merhaba Adil abi,
Öncelikle ailece hepinizi sevgilerimle selam ediyor, yaşamınızda hem mutluluklar hem de başarılar diliyorum.
Epey zaman oldu sana, size mektup yazamadım. Bu zaman diliminde öyle şeyler yaşandı ki, halen tüm çıplaklığıyla devam ediyor. Elbette bunların yoğunluğunu tümümüz görüyor, hissediyor, yaşıyoruz, yaşamaktayız. Hem de hapishanenin dört duvarları arasında! Söz konusu barış-kardeşlik-eşitlik-özgürlük oldu mu? Her şey tuzla buz olmaya başlar ve o vakit herkes kılıcını çeker. Son yaşanan olayların etkisi herkesi ciddi bir şekilde etkiliyor. Hele hele 'ARAP BAHARI' adı altında soykırıma katliama varacak boyutta cinayetlerin işlenmesi akıl almaz boyutlara vardırılmış durumda.
Suriye, medeniyetin merkeziyken, şimdi viraneye çevrilmiş ve medeniyet kapitalist güçlerin-emperyalist kampların-çetelerince talan ediliyor. Yitirilen İNSANLIK ise, her gün bu saldırganlık karşısında yüzlerce insanın mağdur duruma düşmesidir, düşürülmesidir.
Tarihsel intikamcılık bu olsa gerek! 'Demokrasi' götüreceğiz adı altında yeniden kral ve kralcıklar yaratılıyor. Acımasız merhametsiz, şefkatsizlik bunların eliyle dinamitleniyor. Canlı canlı iletişim araçları, naklen bizlere izlettiriyor, ulaştırılıyor. Şam-Halep-Humus ve diğerleri akıl almaz derece yıkıma uğratılıyor. Bu yetmezmiş gibi halklar arasına zehir tohumları ekiliyor. Ortadoğu, Mezopotamya halklar bahçesiyken, halklar, mezhepler tahrik ediliyor, provoke ediliyor, birbirine düşürmenin koşulları yaratılıyor. Tüm bunların yanında demagojiyle kapitalist ağa babalarının yöntemlerini kamuoyu nezdinde yumuşak bir dille kabul ettirmeye çalışanlar da az değil. İbretle bunu, bunları TV'lerin ekranlarında izliyoruz. Gerçekten mide kaldırmıyor, adeta kusuyor. Velhasıl fazla ifade etmeyeyim, zaten tüm bu çarpıklıkları hep birlikte seyrediyor, izliyoruz.
Sevgili Adil Abi, kartınızı aldım. Öykü'nün küçük çizimi de zarfın içindeydi. Teşekkür ettim. Bu aralar yoğun bir çalışma temposu içerisindesiniz. Gerçekten bu çalışmalarınız takdire şayandır, bir yardımım dokunursa mutlu olurum. Hani dedim ya, hapishanedeyiz. Ancak dışarının cıvıl-cıvıl, canlı-akışkan hayatından, toplumsallığından kopuk değiliz. Bire-bir yaşıyoruz.
İki kitap çalışması için hapishanede, evli arkadaşların yaşadığı sorunları kapsayan-kapsayacak kitabımız için, yanımdaki arkadaşlarla konuştum. Birçok evli arkadaş var. Kimileri yıllardır içerde. Yaşanan duygu anaforları asla unutulmaz. Kitap için nasıl bir desteğimiz olabilir. Sadece çocukların ismi, kaç yıldır içerde, görüş sıkıntıları vs. biçiminde ve fotoğrafları mı lazım? Eğer bu çerçevedeyse gerekenleri yaparım, bir de farklı bir şey-bununla birlikte-acilen bilgilendirirsen iyi olur. Artık cevabıma yanıt olursun.
Ben evli değilim. Yaklaşık 19 yıldır hapishanedeyim. Zamanımız aşağı yukarı nasıl geçtiğini tahmin ettiğin için değinmeme gerek yok.
İnternet Sitesini (Görülmüştür, b.n.) bizimkiler takip edebiliyorlar. Hapishanede bu yollarla dostlara akraba ve tanıdıklarımıza ulaşmak hakikaten iyi bir şey. Burada, bu tür şeylerden mahrumuz. Sadece bu tür bilgileri gazetelerden takip edebiliyoruz. Umarım yararlı olur, emeklerinizin karşılığını alırsınız. Bu nedenle teşekkürlerimi sunarım.
Bunların dışında ise, öyle farklı belirtecek bir şey yok. Umarım bu gergin atmosferin yerini sakinliğe, asudeliğe terk etmesidir. Bir de Barış'a...
Başta Tülin yengeme selam ediyor, mutluluklar ve başarı dileklerimi sunuyor, tümünüzün yaşamında hiçbir zaman özgürlüğün eksilmemesini diliyorum. Kolaylıklar diler, Öykü'nün gözlerinden öperim.
Esen kal.
SİNAN BÜLBÜL
MUŞ E Tipi cezaevi
30.oda
- 18 gösterim