“Duvarların arkasında uzak diyarlarda da olsa hisseder mahpus yüreği, tüm güzellikleri. Sahi siz hiç düşündünüz mü? Mahpusun hissettiği güzel yürekli siz olabilir misiniz? Maviliklere uzanan eli tutacak, sesinizle duvarların ardındaki yalnızlığı parçalayacak orman yürekli siz olsanız ne kaybedersiniz?”
Ergin Doğru
E Tipi Cezaevi D-1 Koğuşu ELAZIĞ
Yaşamın dışına kurulur esaretin bahçesi. Etrafı yalnızlıkla çevrilir. Betonlar kuşatır yaşamı. Tellere takılır uçurtmalar, kuşlara yasaklanır gökyüzü. Böcekler ötmez, ses çıkmaz; yalnızlıkla sınırları çizilmiş mahpusluğun.
Dört duvar arasında hücrelere konulur düşler; prangalar vurulur ucuna, uzaklara düşmesin diye. Yıldızlar atlastan bir örtü ile kapatılır, gözlere görünmesin diye.
Kimi zaman yalnızlık sarar dar hücreleri, görünmez yıldızlara özlem artar. Ses en büyük deva olur çekilen dertlere. Sessizlikle terbiye etmeye inat çığlık olunur, yankılanır duvarlarda.
Beton parçalanır, çatlaklardan sızan minik bir ot ile yalnız kalan düşleri paylaşmaya, sessizliğe inat ses olmak için.
En büyük dost sararmış kitap sayfalarında mahkum edilen düşler aranır, buruşmuş harflerden kurulu cümlelerde. Kimsesiz cümleler sahip arar gibi sığınır yüreğin limanına. Alıp yüreğine saklarsın kimseler görmesin, elinden almasın diye.
Her güneşe selam verdiğinde, ışık düştüğünde yüreğine umut filizlenir karanlığın koyuluğunda. Yeni bir başlangıçtır yeni doğan gün. Bilirsin yalnız değilsin, değmese de sesler sana, cümleler ulaşmasa da gözlerine, umut var orada bir yerde.
Demir ranzalara mahkum düşlere, ayrıksı fikirler çarpar. Duvarlar yıkılır ütopyanın gücünde, her gün mahpuslar çoğalsa da.
Gönlüne çok yakın olmasa da, gözünün menzilinin dışında da kalsa umudun sesi var; ama uzakta da olsa birileri var. Yüreği seninle atar mı bilinmez; lakin koyu karanlıkları aydınlatmak isteyen, maviye sevdalı, gök kuşağı kuşanmış, güvercin tedirginliğinde yaşasa da, sesimizi duyacak orman yürekliler dolaşıyor yaşamın kaosunda.
İsteseler seslerini rüzgara yükleyip kulaklarımıza indirecek, namelerini yıldız yapıp yüreğimize asacak, maviliklere uzanan ellerimizi tutacak birileri var.
Nereden biliyorsun dememeli. Duvarların arkasında uzak diyarlarda da olsa hisseder mahpus yüreği tüm güzellikleri.
Sahi siz hiç düşündünüz mü? Mahpusun hissettiği güzel yürekli siz olabilir misiniz?
Maviliklere uzanan eli tutacak, sesinizle duvarların ardındaki yalnızlığı parçalayacak orman yürekli siz olsanız ne kaybedersiniz?
Bir düşünün derim, yalnızlıkları parçalayacak cümlelerin sahibi olmak, bir kitap ile dostluk sağlamak ile sadece bir mahpusun yalnızlığını değil, kalabalıklar içerisinde olsanız da kendi yalnızlığınızı da parçalayabilirsiniz.
Ergin Doğru
- 3 gösterim