Cumartesi Anneleri, bu hafta gözaltında kaybedilen İsmail Bahçeci’nin akıbetini sordu. Eylemde konuşan İsmail Bahçeci’nin abisi Umut Bahçeci, “Biz burada bir aileyiz. Burada çemberimizi daralttıkça biz daha çok çoğalırız” ifadelerini kullandı.
Kayıplarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle sürdürdükleri eylemlerinin 717’nci haftasında Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelmek isteyen Cumartesi Anneleri, polis tarafından bir kez daha engellendi. Eylem öncesi İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nin bulunduğu sokak, polislerce ablukaya alındı. Buna rağmen bina önünde bir araya gelen Cumartesi Anneleri, üzerlerinde kaybedilen yakınlarının fotoğraflarının bulunduğu tişörtler giyip, kayıpların fotoğraflarını açtı. Bu haftaki eyleme de çok sayıda Cumartesi İnsanı katıldı. Cumartesi Anneleri, bu hafta gözaltında kaybedilen Marmara Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu öğrencisi olan İsmail Bahçeci’nin akıbetini sorarak adalet talebini yeniledi.
‘Çember daraldıkça çoğalıyoruz’
Eylemde konuşan İsmail Bahçeci’nin kardeşi Umut Bahçeci, eylemdekilere “sizin de üniversite okuyan çocuğunuz vardır, kendi ülkende öldürülse ne hissedersiniz?” diye sorarak, “Aklınız çıkar değil mi? Benim 24 yıldır aklım çıkıyor. Benim annemin aklı çıkıyor. Babam kahrından öldü. Kendi ülkemde abimi kaybettiler. Bu adamları Galatasaray’da niye oturtmuyoruz diye sorun. Biz burada bir aileyiz. Burada çemberimizi daralttıkça biz daha çok çoğalırız” dedi.
‘Ağar ve Çilleri yargılayın’
Ardından konuşan gözaltında kaybedilen Murat Yıldız’ın annesi Hanife Yıldız ise, “Biz burada kimiz? Burada polis yığını ne yapmaya çalışıyor? Biz burada kaybettiğiniz yakınlarımızı arıyoruz. Kanlarımız sokakta kurumuyor, yasımız evlerde bitmiyor. Kayıplarımız ise bulunmuyor. Buradaki insanların hepsi polislerden daha yaşlı, kimi torunları yaşında. Bunlar burada niye duruyor ve bir emir alsalar bize saldırırlar. İnsanlarımızı kaybedenler makamdan makama geçiyor. Tansu Çiller ve Mehmet Ağar’ı yargılayın” sözleriyle tepki gösterdi.
‘Gözaltına alındığı inkar edildi’
Bu haftaki basın metnini ise gözaltında kaybedilen Hasan Ocak’ın kardeşi Maside Ocak okudu. 717’nci haftada Bahçeci ailesinin 24 yıldır devam eden hakikate ve adalete ulaşma mücadelesine eşlik etmek için buluştuklarını söyleyen Ocak, “Marmara Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu öğrencisi olan İsmail Bahçeci aynı zamanda Türkiye Öğrenci Dernekleri Federasyonu başkanıydı. Politik kimliği nedeniyle defalarca gözaltına alındı, ağır işkence gördü. 1993 yılından itibaren de polis tarafından aranmaya başlandı. Bu nedenle Bahçeci Ailesinin Avcılar’daki evine sık sık polis baskınları yapılıyordu. 24 Aralık 1994 tarihinde Bahçeci Ailesi’ni telefonla arayan ve kendisini İsmail’in arkadaşı olarak tanıtan bir kişi, İsmail’in siyasi şube polisleri tarafından gözaltına alındığı haberini verdi. Baba Şehmus Bahçeci hemen Gayrettepe Emniyet Müdürlüğüne ve DGM İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına başvurdu. Ancak İsmail’in gözaltına alındığı inkar edildi. 24 Aralık’tan sonra Bahçeci Ailesi’nin evine bir daha polis baskını yapılmadı” diye belirtti.
‘Seni de İsmail Bahçeci gibi kaybederiz’
Arandığı için evine gelemeyen İsmail Bahçeci’ye kardeşinin haberleşmek için arkadaşı G.D.’nin işyeri telefon numarasını verdiğini belirten Ocak, “İsmail’in gözaltına alınmasından hemen sonra bu kişinin işyerine baskın yapan polislerin ‘Yakalanan bir örgüt mensubunun üzerinde telefon numaranız çıktı’ diyerek işyeri sahibini gözaltına aldı. İçlerinde M.Y.’nin de olduğu bazı kişiler emniyette sorgudayken ‘Seni de İsmail Bahçeci gibi kaybederiz’ diye tehdit edildiklerini açıkladı” diye hatırlattı.
‘Dünya kamuoyuna taşıdılar’
Anne Fatma ve baba Şehmus Bahçeci’nin devletin her kademesinde oğullarını aradığını da sözlerine ekleyen Ocak, “İnsan Hakları Derneği ve Af Örgütü düzenledikleri kampanyalarla konuyu ülke ve dünya kamuoyuna taşıdılar. Ancak bugüne kadar devletin yetkili makamları tarafından İsmail Bahçeci’nin gözaltında kaybedilmesi ile ilgili olarak gerekli incelemeler ve araştırmalar yapılmadı. Sorumlular cezalandırılmak üzere adli makamların önüne çıkartılmadı. Soruşturmanın asgari gerekleri bile sağlanmadı. İsmail Bahçeci’nin gözaltında kaybedilişinin 24 yılında yargı makamlarını etkin bir soruşturma ve yargılama faaliyeti icrası için göreve çağırıyoruz” diye konuştu.
İHD Yeşilmen ve Seven’in akıbetini sordu
Öte yandan, İHD Diyarbakır ve Batman’da yaptıkları eylemlerde 90’lı yılların ölüm ve işkencelerle anıldığını belirterek, kayıp Hüseyin Yeşilmen ve İzzet Seven’in akıbetini sordu.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınlarının “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” talebiyle düzenlediği eylemin 515’incisi gerçekleşti. Açıklama, Diyarbakır Valiliği’nin açık alanda eylem yapılmasına dair getirilen yasağı nedeniyle İHD Diyarbakır Şubesi’nde yapıldı.
Yeşilmen’in akıbeti soruldu
İHD Diyarbakır Şube Yöneticisi Gurbet Yavuz, 1993 yılında kaybedilen Hüseyin Yeşilmen’in akıbetini sordu. Yeşilmen’in, ailesiyle birlikte Şırnak’ın Cizre ilçesinde ikamet ettiğini belirten Yavuz, şöyle devam etti: “Olay günü kendisine ait olmayan Renault marka aracıyla evden çıktıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamaz. Olay gününden bir süre sonra kendisine Renault 12 model otomobil, Cizre’ye bağlı Kuştepe köyü mevkiinde yol kenarında yanmış bir şekilde bulunur.”
25 yıldır haber alınamıyor
Zorla kaybedilmelerin yoğun olarak yaşandığı Cizre’nin 90’lı yıllarda ölüm ve işkencelerle anılan bir ilçe olduğunu dikkat çeken Yavuz, “Çatışma ve savaş ortamını yarattığı korku ve endişe, Cizre’yi bir bütün olarak sarmıştı. Öyle ki gözaltına alınan sayısız insanın akıbetinden bir daha haber alınamaz. Bununla birlikte gözaltındaki kişilerin yakınları, kendilerinin de gözaltında zorla kaybedileceği endişesiyle devletin resmi makamlarına herhangi bir başvuruda bulunmazlar. Cizre’de insanların hak arama girişimleri, ne yazık ki bu yılarda çatışma ortamından kaynaklı herhangi bir sonuç vermez” ifadelerini kullandı. Yeşilmen’in kaybedilmesinin üzerinden yaklaşık 25 yıl geçtiğini anımsatan Yavuz, tüm çabalarına rağmen ailesinin, Hüseyin’den haber alamadığını söyledi.
Batman
İHD Batman Şubesi de, kayıp yakınları eyleminin 421’incisini gerçekleştirdi. Gülistan Caddesi’ndeki eylemleri 17 haftadır valilik kararıyla engellenen kayıp yakınlarının İHD Batman Şubesi’nde yaptığı eylemde konuşan İHD Batman Şubesi Eşbaşkanı Avukat Devran Yıldız, valiliğin eylemlerine dönük almış olduğu kararı eleştirerek, getirilen yasağın bir an önce kaldırılmasını talep etti.
İzzet Seven’in akıbeti soruldu
İHD Batman Yöneticisi ve İHD MYK Üyesi Mehmet Zeki Tangüner de, Nisan 1998 tarihinden kendisinden bir daha haber alınamayan İzzet Seven’in kaybedilme öyküsünü, eşi Emine Seven’in anlatımlarıyla şöyle aktardı: “Eşim İzzetin Seven, TÜPRAŞ Bölge Müdürlüğü’nde işçi olarak çalışıyordu; evinden işine, işinden de evine gider gelirdi. Nisan 1998 tarihinde ikindi vakti namazını da kıldıktan sonra evden çıktı, işe gittiğini biliyorduk. Sabaha kadar eve gelmeyince işyerinde arkadaşlarından sorduk. İşe gelmediğini söylediler. Yakınlarımıza haber verdik, gören olmamıştı. 90’lı yıllarda Batman’da her gün sokak ortasında birkaç kişi infaz ediliyor veya kaçırılıyordu. Yetkililere yazılı olarak başvuru yaptık, ifadelerimiz alındı. Emniyet yetkilileri kendilerinde olmadığını söyledi. ‘Hizbullah örgütü tarafından kaçırmış olabilir’ dediler. Yuvam yıkılmış, çocuklarım yetim kalmıştı.” Tangüner, kaybedilmelerde sorumluluğu olanların hakkında etkili hukuk yollarının işletilmesini talep etti.
HABER MERKEZİ
Kaynak: Mezopotamya Ajansı
- 5 gösterim