Çocuk

ÇOCUK

Sağlıklı ve sağlam bir toplumun yaratılabilmesi; sağlıklı ve sağlam yeni kuşakların yaratılabilmesiyle mümkündür. Bir toplum, kendi çocuklarının düşünsel, ruhsal, bedensel bakım ve eğitimini çağdaş-bilimsel gelişmeler temelinde gerçekleştirebilirse, kendi geleceğini yaratabilir. Toplumların geleceği çocuklardır. Dünyanın geleceği, çocukların omuzlarında yükseliyor. Çocuklar, insanlığın yaratmış olduğu bütün uygarlıksal mirası-birikimi ve deneyimi devralacak kesimdir. Devraldıkları mirası geliştirebilmeleri, yaratılmış toplumsal değerler üzerine yenilerini koyarak zenginleştirebilmeleri ve miras yedici olmaktan kurtulabilmeleri, ancak ve ancak onları yetiştirmede uygulanan yöntem ve tarzla bağlantılıdır. Çocuktan başlayarak, kötü bir nesil yetiştiren toplumların iyi bir geleceği olmayacağı gibi, geleceğini kaybetmiş bir toplum olmaktan da kurtulmaları imkansızdır. İşte bu tür toplumların gelecek sahibi olabilmeleri; Demokratik, özgür, sağlıklı… bir toplum haline gelebilmeleri, kendi temel hak ve hukuklarını kazanıp koruyabilmeleri, herhangi bir biçimde başka toplumların veya güçlerin boyunduruğu altına girmekten kurtulabilmeleri ve hatta bir toplum olarak kendilerini var edebilmeleri mümkün değildir. Geleceği sağlam bir toplumun manzarası çocuklardır…

Bu gerçekler bütün toplumlar için geçerlidir. Fakat geleneksel ölçüler içinde yetişmiş bir kadının ve erkeğin bu doğruların, gerçekliklerin ne kadar bilincinde olduğu ise tartışılması gereken bir konu. Dolayısıyla toplumların aile tipini incelemek gerekir. Bulunduğumuz toplum içinde çocuklarımız nasıl yetişiyor, sorusunu sormak ve cevaplamak, toplumumuzun (sınıfsal olarak) tarihine inerek yaşanılan gerçeği açığa çıkarmayı zorluyor. Çünkü toplumumuz içinde sağlıklı yetişebilmek bir yana, yoğun bir asimilasyona, inkar… maruz kalan ve kalmaya devam eden çocuklar mevcudiyetini hala korumaktadır. Bir çocuğa yapılacak en büyük şiddet herhalde kendisini inkar ederek yaşamaya zorlanması olsa gerek. Çünkü insanın özgür kimliği çocukluktan başlar. Dillerinin yasaklandığı, ismiyle bile anılmaktan kaçmak zorunda kaldığı, anne ve babasıyla farklı bir diyalog içindeyken, özellikle evden dışarı açıldığı yıllarda tümüyle kendini inkar etmesi gereken bir “gelişim” (okul yılları vs.) aşamasına giriyor. Bildiği bir dilde konuşmaktan, korkan bir çocuğun, sağlıklı bir eğitim, birikim edinmesi beklenebilir mi?

a-“kısmen sakıncalı”=    b-“Sakıncalı”=   c-“karalama kararı”

Bu şıklardan hiçbirini işaretlemek istemediğimden, Çocuk başlıklı yazının ancak bu kadarını yazabiliyorum. Çünkü okuma komisyonu, idare gözlem kurulu ve disiplin kurulu bu gibi konularda çok alıngan oluyorlar ve bu şıklarla alınganlıklarını dile getiriyorlar…

Engin BULUT

2 No’Lu T-Tipi Cezaevi A Tek 3

Bünyan/KAYSERİ