“Şarkıdaki gibi ‘Sana kutsal gelen çınar, fiske vuruşuyla yıkılır bir gün’ zaman güzelliklere, umuda ve sevgiye kapı aralıyor. Hepimizin doyasıya gülüp, halaylar çekeceği, kardeşçe sarılıp, barış içinde yaşayacağımız özgür günler uzak değil. Yeter ki içimizde yanan umut ışığı hiç sönmesin. Hepimiz kendi pandora kutumuzu içimizde taşıyorsak umudumuzu da koruyoruz demektir.”
18 Temmuz 2022
Merhaba Değerli Adil Hocam,
Öncelikle en içten selam, sevgi ve saygılarımı iletiyor, sizin, ailenizin ve tabi ki ‘görülmüştür’ ekibinin sağlık ve sıhhatte olmasını istiyorum. Doğrusu emek ve çabalarınızın ödenebilecek bir karşılığı yok. Eğer kabul ederseniz en içten teşekkürlerimi iletmek istiyorum. Sağ olun, var olun Kekê Adil!
Kısa bir süre önce yolladığınız kartı da, en son yolladığınızı da aldım. Leyla’nın ‘Kayıp Masal’a ilişkin tanıtım yazısının ulaşmasına da sevindim. Zaten yayınlayacak olmanız ayrı bir incelik. Diğer işler için de minnettarım. Şükranlarımı iletiyorum.
Buralarda yeni bir şey yok Adil Hocam, tipik hapishane halleri. Pandemi kalktı ama uygulamalarda kısmi değişimlerin dışında bir şey yok. Aksine eskiden 20 dakika olan haftalık telefon görüşümüz 10 dakikaya indi. Şimdi bu son zamanlarda odanın içine görüntülü telefon kulübeleri kuruldu. Ancak yasanın kendisinde bile 30 dakika ve üstelik görüntülü olan görüşme hakkı maalesef bize uygulanmıyor. 10 dakika ve sadece sesli görüşme veriliyor. Düşünsenize diğerlerine verilen bu 30 dakikaya bayramda bir 10 dakika da ekstradan bayram için eklenirken bize o 10 dakika dahi verilmedi. Ne de olsa eşitlik var, kimseye ayrımcılık yapılmıyor! Bu arada artık haftalık spora çıkabiliyoruz, bir de iyi bir şey daha oldu. Bir sefer sinemaya çıkarıldık. Yok Hocam çarşıya götürülmedik burada gösteri salonunda izledik. Değişiklik oldu, iyiydi. Birkaç ayda bir odamızın yeri değiştiriliyor, o yüzdendir zarftaki oda ismi-numarası farklılığı. Sevk yazıyoruz ailemize yakın yerlere gidelim diye onun yerine iç turizm yapılıyor. Benzer ahvaller üzere devam ediyor hayat hapishanede. Malum küresel ısınma hapiste de hissediliyor, eskiden yaz kışı, güzü, baharı bilirdik, şimdi hepsi iç içe geçmiş. Bazen bir haftada hepsini, dört mevsimi birden yaşayabiliyoruz.
Biliyorsunuz yeni kitabım "Kayıp Masal" yayınlandı. Ben de zamanı doğru değerlendirip yeni bir kitap çalışması yapmaya çalışıyorum. En son Merwaniler hakkında yeni bir tarihi roman denemesi yazmak için uğraşıyorum. Ama son birkaç aydır, birkaç defa kitaplarımız alınıp, incelenip tekrar veriliyor, bu da çalışmamı geciktiriyor, zaten sınırlı sayıda kitap veriliyor, kişi başı beş (5) adet, neye yetecek neye yetmeyecek! Velhasıl Kekê Adil, içerde mevsim hep sonbahar.
Sizler bari iyi olun. Tabi ki bu son iki yıl çok kötü geçiyor, ekonomik kriz aldı başını gidiyor, alım gücü çok düştü, yoksulluk, yoksunluk yaygınlaştı. Geçim derdi ilk mesele, muktedirler ise kendi gösterişlerinin derdinde, burada kantinden alışveriş yapmak bile zorlaşmış. Her şey ateş pahası, biz de çok zorlanıyoruz. Her şeyi kıstıkça kısıyor, *** yok ama elektriği kısmaya çalışıyoruzJ Üstelik burası şehir dışında, sanayi bölgesi diye elektrik faturaları çok daha kabarık geliyor, altından kalkılacak gibi değil. Tabi böyle olunca dışarıdaki perişanlığı düşünmek bile ürkütüyor insanı.
Ukrayna-Rusya savaşı, gıda krizi, petrol, doğalgaz fiyatları, şu-bu derken dünyayı berbat ve yaşanamayacak bir hale getirmek için muktedirler el birliği yapmış. Yaşanan bu seller, baskınlar, neredeyse yeni bir tufanın habercisi gibi. Bu sefer insanları kurtaracak bir Nuh ve Gemisi de yok. Oysa en büyük gemi üzerinde yaşadığımız bu dünya ve onu hırpalamak, bir yerlerini delip su almasını sağlamak velhasıl elden çıkarmak için elimizden gelen her şeyi yapıyoruz. Bu gemi battığında hepimiz boğulacağız, bunun farkında olan da az.
Neyse, çok karamsar bir tablo çizmek istemiyorum ama üzülüyor insan. Acılar, üzüntüler, bencillikler, her şey iç içe geçmiş. Empati, duyarlılık, dayanışma, paylaşım, sevgi… Bunlar gerçek ve kurtarıcı duygu ve düşünceler. Her şeyi kolaylaştıracak tutumlar da içinden çıkılamaz hale getirecek yaklaşımlar da bizim elimizde. Hiç kimse gücünü ve kendini küçümsememeli. Şarkıdaki gibi ‘Sana kutsal gelen çınar, fiske vuruşuyla yıkılır bir gün’ zaman güzelliklere, umuda ve sevgiye kapı aralıyor. Hepimizin doyasıya gülüp, halaylar çekeceği, kardeşçe sarılıp, barış içinde yaşayacağımız özgür günler uzak değil. Yeter ki içimizde yanan umut ışığı hiç sönmesin. Hepimiz kendi pandora kutumuzu içimizde taşıyorsak umudumuzu da koruyoruz demektir. Uzatmadan bitireyim.
Değerli Adil Hocam,
Ekte, "Tesadüf" adlı bir öykü var. Şimdiden her şey için teşekkürler. Sizi, Ailenizi ve Çok Güzel Dostlardan oluşan Görülmüştür Ekibini içtenlikle selamlıyor, sevgi ve saygılarımı iletiyorum. Kalın sağlıcakla.
Seyit Oktay
T Tipi Hapishane
Tokat
- 14 gösterim