Siteye Eklenen Tüm Yazılar

"Düşünün ki 10-15 yıllık disiplin cezam var. Hâlâ da “verilen ceza caydırıcı değil” diye yukardan ceza veriyorlar."

‘Ağlasam deli derler

Ağlamasam del’olurum

Haykır bre mızmız acım

Haykır bre şapşal öfkem

Haykır da

Kır şu paslı zincirlerini

                    Hasan Hüseyin

 

Sevgili Sibel ve Temel Hocam Merhaba,

"Ben, o satırların her birini yaşayarak ve gözü yaşlı yazdım"

 

Sevgili Hocam Sibel, Merhaba

(Değerli Üstadım Temel, Selamlar)

En kalbi duygularımla selamlıyor, sevgiyle kucaklıyorum sizleri. Ve yaşamınızda üstün başarılar ve keyifler diliyorum.

Umarım her açıdan iyisinizdir. Ben de iyiyim. Bu gün aldım mektubunuzu, daha da iyi oldum. Siz, değerli dostlarla yazışmak, iyi geliyor bana. Hemen yazmak istedim sizlere bu yüzden. Malum, cezaevi postası, bizim köyün ‘atar’ları (çerçi) gibi, eşeklerle yapıyor teslimatlarını, hakkını vermek lazım onlara tabii:) iyi iş çıkarıyorlar. Zamanında teslimat, 1-2 ay şipşak!:)

İçerden Bakan Gözler

"Mahpus yalnızlığında çoğalırken dışardaki çoğunluğun kendine gönlünü açıp meyman edeceği zamanı bekliyor ve bunun hiç de uzak zamanda olmayacağını biliyor. Gün gelir devran döner yürek atımları bir olup kendine ait olmayan elbiseleri parçalar ve o anda içeriyle dışarısı arasındaki duvarları da yıkar."

İÇERDEN BAKAN GÖZLER

Ergin Doğru

Merdivendeki İz

Bugün doğum günüm. 60 yaşıma girdim. Uzun sayılabilecek uzun bir yaş. Bir su damlası gibi. Hiç evlenmedim. Bir halam vardı, dili acı söyleyen bir halam; “evlenmemiş kızdan korkmayacaksın” derdi. Neden böyle söylediğini hiç açıklamaz, dik dik gözlerimin içine bakardı. O küçük yaşlarda korkutmuş olacak ki, takıntılı biri olup öyle büyümeye başlamıştım. Halam göçüp gitmişti. Onunla birlikte birçok sevdiğimi de… Hepsi iz bıraktı, ama en çok halam dokundu aklıma. Adeta kendisine benzetti beni, ya da ben benzemek istedim. O yıllarda beni de terapilerine götürürdü.

Merak

Özgürlük, imgelem ve hayat arasında korelasyon vardır. Bir insanın imgelem dünyası verili yaşamı aşacak boyuttaysa özgürlüğe duyduğu tutku da o denli yakıcı olur. Şayet bunu aşmayacak düzeydeyse özgürlük derdi ve istemi de olmaz. Özgürlük itkisini tehlike gören sistem, onu törpüleme, öteleme ve yok saymaya çalışırken hayallere ipotek koyar ki kütleyi küçük dünyalara hapsedebilsin. Özgürlük arayışında ısrar edenlere karşı da cezalandırma mekanizmalarını işletir. Kriminalize edilmeye açık bırakılan özne, bıçak sırtında giden bir yaşama zorunlu kılınmıştır.