Hasta tutukluların durumu kangrene dönüştü. 2019 yılında 50 hasta tutuklu yaşamını yitirdi. İHD ve CİSST’in yıl içinde Adalet Bakanlığı ve CTE’ye yaptığı 7 bin başvuru ise “özel araştırmalar gerekiyor” denilerek yanıtsız bırakıldı.
Adalet Bakanlığı'nın verilerine göre, cezaevlerinde 260 bin 144 kişi bulunurken, bunların 202 bin 434’ü hükümlü, 57 bin 710’u ise tutuklu. Cezaevlerinde bulunan hasta tutukluların sayısına ise her geçen gün yenileri ekleniyor. İnsan Hakları Derneği (İHD) verilerine göre de cezaevlerinde 457’si ağır olmak üzere 1333 hasta tutuklu bulunuyor. Bu tutukluların birçoğu ölüm kıyısında yaşam mücadelesi verirken, Adli Tıp Kurumu (ATK) ve hastane raporlarına rağmen serbest bırakılmıyor.
2019 yılı içinde hasta tutukluların durumuna ilişkin İHD tarafından İl İnsan Hakları Kurulu, Ceza Tevkif Evleri (CTE), Cumhuriyet Savcılıkları, Cezaevi İdareleri, Tabip Odaları, Cumhurbaşkanlığı, Adalet Bakanlığı, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) İnsan Hakları Komisyonu ve Adli Tıp Kurumu (ATK) gibi kurumlara toplamda 214 başvuru yaparken, bu başvuruların sadece 99’una cevap verildi.
BİR YILDA 50 KİŞİ YAŞAMINI YİTİRDİ
Yine Ceza Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSST) hasta tutukluların durumuna ilişkin Adalet Bakanlığı, İl İnsan Hakları Kurulu, CTE ve Cezaevi idarelerine 2019 yılında 7 bin başvuru yaptı. Yapılan başvuruların çok azına yanıt verildiği ve verilen yanıtlarda ise “Tutuklunun durumu ile ilgileniyoruz ve bir şeye ihtiyacı yoktur” diye belirtildi. Yine resmi olmayan ancak çeşitli sivil toplum kuruluşlarının verilerine göre 2019 yılında adli ve siyasi olmak üzere toplamda 50 hasta tutuklu yaşamını yitirdi.
‘CİDDİ ORANDA ARTTI’
Türkiye ve dünya konjektöründe hak ihlalleri ve özgürlüklerinin kısıtlanmasının her alanda yaşandığını ifade eden İHD İstanbul Şubesi Hapishaneler Komisyonu Üyesi Hatice Onaran, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerinin ciddi oranda arttığını söyledi. Var olan yasaların uygulanmadığını dile getiren Onaran, cezaevleri idarelerinin zaman zaman kendilerini yasa koyucu yerine koyarak istediği keyfiyeti sergileyebildiğini belirtti. Cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerinin boyutu ve çeşitlerinin gün geçtikçe arttığını dile getiren Onaran, “Bu hak ihlallerinin hasta tutuklulara dönük çok daha fazla olduğunu söyleye biliriz. Hasta tutukluların sağlığa erişiminde, hastanede, cezaevlerinin olumsuz koşulları ve onlara dönük yaklaşımlara bakılırsa onların durumu çok daha vahim olduğunu göre biliyoruz. Ben insanım diyen ve insan hakkı savunucusuyum diyenlerin çok daha fazla hasta tutukluların durumu ile ilgilenmesi gerekiyor” dedi.
‘CEZA İÇİNDE CEZA YAŞATILIYOR’
Ellerindeki verilere göre Türkiye ve bölge cezaevlerinde bin 333 tutuklunun hasta olduğunu, bunların 457’sinin durumunun ağır olduğunu dile getiren Onaran, şöyle devam etti: “Hasta tutuklularda çok çeşitli hastalıklar olduğunu söyleyebiliriz. Kimisi kanser, psikolojik rahatsızlıkları olanlar ve akla gelebilecek her türlü rahatsızlıklar yaşayanlar var. Kimisi geri dönüşü olmayan evreye girmiş ve artık tedaviye cevap vermiyorlar. Sadece 18 kişi yatalak durumda kendi ihtiyacını karşılaya bilecek durumda değil. R Tipi Cezaevlerinde kalan hasta tutukluların durumu ise çok daha kötü vaziyette çünkü burada tutukluların tedavileri yeterince yapılmıyor ve orada bu tutuklular ile ilgilenecek kimse yok. Buralarda bulunan hasta tutuklular kendi kaderlerine terk edilmiş durumdalar. Cezaevinde bulunan hasta tutuklara iyi bakılmadığı gibi kendilerine yaklaşım ise ‘işte sen zaten suçlusun, geber, öl. Biz sana bakmıyoruz’ oluyor. Yani ceza içinde ceza yaşatıyorlar.”
‘BİR YILDA 7 BİN BAŞVURU YAPTIK’
Hasta tutukluların durumuna ilişkin Adalet Bakanlığı ve Ceza Tevkif Evlerinin (CTE) kendileri ile veri paylaşmadığını söyleyen CİSST çalışanı Berivan Korkut da, “Adalet Bakanlığı ve CTE çok sınırlı veriler yayınlıyor. Örneğin cezaevi sayısı, tutuklu ve hükümlü sayıları bile çok dönemsel paylaşılıyor. Bizler parça, parça bilgiler toplayarak bir veri tabanı oluştura biliyoruz ve bu anlamda ciddi sıkıntılar yaşıyoruz” dedi. Kamuoyu ile paylaştıkları verileri tutuklular ile yaptıkları yazışmalar ve birebir ziyaretlerinden elde ettiklerini kaydeden Korkut, “Cezaevlerinin durumu ile ilgili bilgi istediğimizde bize ‘özel araştırmalar gerekiyor’ şeklinde yanıt veriliyor. Düzenli olarak kaç tutuklu öldü, kaçı intihar etti, ne kadar hasta tutuklu var? şeklinde temel soruları soruyoruz. Ama maalesef bu anlamda bize sağlıklı bir cevap verilmiyor” diye konuştu.
‘KORKUNÇ BİR ARTIŞ VAR’
STK’lerin 2016 yılına kadar cezaevlerine kısmide olsa giriş yapabildiğini dile getiren Korkut, 2016 yılından sonra hiçbir şekilde cezaevlerine girişlere izin verilmediğini söyledi. Cezaevlerinde tutuklu ve hükümlü sayısında korkunç bir atış olduğunu sözlerine ekleyen Korkut, “Örneğin TÜİK’in yayınladığı verilerde içerde şu kadar kişi var. Cezaevlerinin kapasitesi bu kadar sonra biz bir bakıyoruz 50 bin kişi yataksız ve ranzasız yatıyor. İçerde ciddi anlamda kronikleşmiş sorunlar var ve verilerin paylaşılmaması içerde yaşanılan sorunların dışarda tartışılmaması olarak değerlendiriyoruz. İçerde düzenli bir veri tutuluyor mu onu da bilmiyoruz. Çünkü bizim için Cezaevleri kapalı birer kutu” diye belirtti.
‘İŞLEM YAPILMIYOR’
Cezaevlerinde kalan tutuklularda en çok mide ve bağırsak iltihaplanması, reflü, gastrit, solunum yolları rahatsızlıkları ve akciğer hastalıklarının baş gösterdiğini belirten CİSST çalışanı Jiyan Ay ise, şunları dile getirdi: “Hastalıkların temel nedenleri koğuşların fiziki yapısı ve hijyen koşullarının olmaması. 25 kişilik koğuşlarda 40-45 kişi kala biliyor ve buda daha başka hastalıklara davetiye çıkarıyor. Cezaevlerinde kişi hasta olduktan sonra çeşitli ihtiyaçları karşılanıyor. Birçok cezaevinde tutukluların sıcak ve soğuk su ihtiyaçları, nevresim, temizlik malzemeleri karşılanmıyor. Bu yaşanan sıkıntılarla ilgili gerekli yerlere başvurular yapıyoruz. Bazı başvurulara verilen yanıtlarda gerekli tedbirlerin alındığı söyleniyor ancak birçoğu için bir işlem bile yapılmıyor.”
Kaynak: Mezopotamya Ajansı / Erdoğan Alayumat
- 4 gösterim