Patnos L Tipi Kapalı Cezaevi’ndeki hasta tutsak Mecit Solmaz, 4 yıldır iddianame bekliyor.
30 Kasım 2018
Ağrı Patnos L Tipi Kapalı Cezaevi’nde bulunan hasta tutuklu Mecit Solmaz, dosyasındaki gizlilik kararından dolayı 4 yıldır mahkemeye çıkarılmadı. Tutukluluğundan bu yana iddianamenin hazırlanmadığına dikkat çeken Eşi Zahide Solmaz, ellerinde hasta olduğuna dair raporların olmasına ve tüm başvuruları rağmen eşinin serbest bırakılmadığını söyledi.
Solmaz, “Eşim hasta ve 60 yaşında bir insandır. Kronik astım ve bronşit hastalığı var. Raporları mevcut. Ben serbest bırakılması için başvuruda bulundum, hasta olduğunu söyledim ama bırakmadılar. Nefes darlığı yaşıyor ve nefes almasını sağlayan tüplü makinesi dahi evde kaldı ve talebimize rağmen kendisine verilmedi. Patnos Cezaevi’nde doktor olmadığı için muayeneye dahi gidemiyor” dedi. Patnos Cezaevi’ndeki koşulların tutuklular için elverişli olmadığını dile getiren Solmaz, şunları söyledi: “Yemekleri düzgün ve sağlıklı çıkmıyor. Temiz suları yok, içme suyu dahi yok. Önceki hafta cezaevi müdürünün yanına gittik. Cezaevi müdürüne sorunları anlattık. Cezaevi müdürü bize, ‘Devlet bize ne veriyorsa biz de onları veriyoruz’ dedi. Biz çaresiz kaldık ve artık başvurabileceğimiz bir yer yok.”
Dayanılmaz cezaevi koşullarına karşı tutukluların çeşitli protestolara başladığını dile getiren Solmaz, şöyle devam etti: “Kötü bir tecrit uygulaması var. Biz ailelerin isteği tutuklularımıza insanca davranılmasıdır. Doktorları olsun, hasta tutukluların tedavisinin yerine getirilmesini istiyorum. Tutukluların var olan haklarının verilmesini istiyoruz. Acaba eşimin ölüsünü mü bana verecekler? gibi şüphe ve endişeler yaşamaktayım. Tutuklular üzerindeki tecrit son bulsun.”
AĞRI
Tümüyle cezalandırma
260 bini bulan tutsak sayısının, yeni açılan veya açılacak olan kampüslerle 800 bine ulaşması öngörülüyor. Bu da her 100 kişiden birinin tutuklu olacağı anlamına geliyor. Cezaevleri sayısı 384’e çıkarıldı, yetinilmedi 50’nin üzerinde cezaevi daha ekleniyor ve ekleme devam edecek. Bin 500’ün üzerinde hasta tutsağın 402’si ağır durumda.
ANF’ye konuşan İHD Amed Şube Başkanı Avukat Abdullah Zeytun, hemen hemen her cezaevinde işkence ve kötü muamelenin farklı türleriyle karşılaştıklarını söyledi. Ayakta sayım dayatması, disiplin soruşturmaları nedeniyle hücre cezaları, görüş yasağı, sağlık hizmetine erişim hakkından mahrum bırakılması ve sürgünlere dikkat çeken Zeytun, tutsakların yanı sıra ailelerinin de sürgün politikasıyla cezalandırıldığını ifade etti. Av. Zeytun, ”Şu an Kürt illerinde yaşayan binlerce ailenin Türkiye’nin batısında ve Karadeniz’de çocukları bulunmakta. Aylar sonra çocuklarını görebiliyorlar. Bir saatlik görüşün yarısı gardiyanların aramalarıyla geçiyor. Geriye kalan 30 dakika ise gardiyanların gözetiminde geçiyor. Gardiyanlar ailelerin bu özel görüşmelerine katılarak, engelleyebiliyor. Yine mahpusa işkence ve kötü muamelenin boyutlarının ağır olduğu durumlarda aileler buna itiraz edince aynı işkence ve tehditlere maruz kalıyorlar” dedi.
Darbe ürünü olan 82 Anayasası’nın bile 17. maddesinde kişinin maddi ve manevi bütünlüğünün korunmasının yaşam hakkı bağlamında ilgili devlete yükümlülük ve sorumluluk yüklediğini söyleyen Av. Zeytun, ”Bu kuşkusuz Ceza İnfaz Kurumları’nda daha fazla dikkate alınması gereken bir kuraldır. Ancak bu hususa ilişkin yaşam hakkının korunmasına dönük ilgili kurumun ve yargının kayıtsızlığı değerlendirildiğinde buna yönelik tüm başvurular devlet politikasının o yıllardaki stratejisine bağlıdır. Şu an uzun yıllardır özellikle siyasi mahpuslara dönük strateji tümüyle bir cezalandırma pratiğinden ibarettir. Dolayısıyla hasta mahpusun hasta oluşu ve kaldığı koşullar dikkate alındığında bu kendisi için bir işkencedir. Başvurular maalesef cevapsız kalmakta” şeklinde konuştu.
AMED
Kaynak: Yeni Özgür Politika
- 8 gösterim