"Ayna ile birbirimize bakabiliyoruz. Yoksa nereden göreceğiz birbirimizi."

"Kapılar kapanmaya başladığında diğer havalandırmalarda voltada yudumluyorduk çaylarımızı. Üstelik gökyüzüne bahar da gelmişti tüm güzelliğiyle betondan avlumuza da vuruyordu rengi… Galiba biz kadınlar nerede olursak olalım yaşamı bir kahkaha tadında yaşamaya devam edeceğiz. Olmalı da. Acıdan kentler yaratmaya çalışanlara inat gülebilmeliyiz de diye düşünüyorum."

***

5 Nisan 2016

Sevgili Tülin Abla

Merhaba!

Göndermiş olduğun kartı aldım, teşekkür ederim. Mart ayına girmeden önce genelde ulaşabildiğim her kadına minicik bir satırla da olsa tebessüm etmek beni mutlu ediyordu. Oysa bu seneye daha girmeden kalem tutmak zorlaştı benim için. Halen ağır duygu atmosferi içinde olsam da yazıp daha da çoğalmalıyım çoğalmalıyız dedim. Şimdiye kadar beklemiş olmam bile ‘suç’ değil mi Tülin Abla. Şu daracık mekanımızda bile biraz değişim yapalım dedik bugün ve bekletmeden kolları sıvadık desem yeridir.

Havalandırma saatlerine Zerrin, Muhabbet ile birlikte çıkıyoruz. Zerrin bugün açlık grevini yeni bir ekibe devir etmek üzere bıraktı. Kapılar kapalı olduğundan o an içeride semaverimizde ona, açlık grevleri için türettiğim bir pirinç çorbası yaptım. Tabii tatsız tuzsuz olacağından öncesinden ‘Sakın tuz ekleme’ diye de uyarmıştım.

Hemen yan yanayız. Ayna ile birbirimize bakabiliyoruz. Yoksa nereden göreceğiz birbirimizi :) Çorbayı bir kaba koyup, parmaklık arasından geçecek şekilde uzattım iki dilim etimek ile. Grev öncesi ve içindeyken sıvı alımı ne kadar önemliyse sonrasında da aynı hassasiyeti göstermeye çalışıyoruz. Öyle olmak zorunda yoksa bozulan sağlığımızı idareciler, yetkililer pek önemsemez bilirsiniz :) Kapılarımız açıldıktan sonra üçümüz bir araya gelip akşam yemeği için masamızı kurduk yeniden. Bir lokma da olsa birlikte oturup yemenin tadı farklı, daha çok gülüyor, sohbet ediyor ve iştahlı oluyoruz çünkü. Yanı başında bir arkadaşın eylemdeyken sen istesen de, üstün kapalı olsa bile rahat edemezsin. Yediğin o lokma dizilir boğazında. Nitekim bir kaç sefer sabah uyandığımda grevde olduğumu bile düşündüm, hatta bir seferinde –o da iki gün önceydi- ‘grevde miyim değil miyim’ diye bir süre tereddüt yaşadım.

Kapılar kapanmadan birlikteyken yapmaya çalışıyoruz tüm işlerimizi, bu bazen sohbet oluyor, bazen küçücük bir oyun vb. Normalde Zerrin grevde olsa da pratikte üç kişilik bir grevmiş gibi yaşadık ve o anki tüm ‘potlarımızı’ anlattıkça komik manzaralarımız da oluştu. Tabii kısacık bir zamana, iki saate bir çok şey sığdırmak da istiyoruz.

Bahar geldi ya biz de başladık bir temizliğe. Önce koğuşun koridorunu yıkadık. Ardından hücrelerimizi. Maksat birlikte bir şeyler yapmak. Bir kaç saate sığdırıp duruyoruz her şeyi. Fakat sınırlı da olsa bir sofrayı paylaşmanın tadı başka. Tıpkı bir kahkaha gibi güzel! Kapılar kapanmaya başladığında diğer havalandırmalarda voltada yudumluyorduk çaylarımızı. Üstelik gökyüzüne bahar da gelmişti tüm güzelliğiyle betondan avlumuza da vuruyordu rengi… Galiba biz kadınlar nerede olursak olalım yaşamı bir kahkaha tadında yaşamaya devam edeceğiz. Olmalı da. Acıdan kentler yaratmaya çalışanlara inat gülebilmeliyiz de diye düşünüyorum.

Sevgili Tülin Abla, dilerim sen de çok iyisindir. Tabii güzel Öykümüz ve Adil Hocamız da. Bu kez Adil Hoca'ya yazmayayım dedim :) Gönderdiği, son yazdığı kitabi aldım-mıştım. Teşekkür ederim. Kalemine sağlık.

Aklımdayken benim ailem, annem ve babam da Mersin’de yaşıyor. Yenişehir’de, yeni taşındılar sayılır. Daha önce yazmayı unuttum size. Bir eviniz de orada bilmenizi isterim……

Kendinize hep iyi bakın. Sevgiyle kucaklıyorum. Sevgiler, selamlar…..

Not: Tutsaklar da gönderdikleri mektuplarda "gülme" sembolü çiziyorlar. Onların bu sembollerini karalamadan yerleştirdik...

Zeynep AVCI

Kadın Kapalı Hapishanesi C-4

Sincan/ANKARA