Hapishanelere "Fotoğraf Köprüsü" adlı sergimiz kitaplaştı

6 Aydır büyük zorlukları aşarak hazırladığımız "içeriden dışarı- dışarıdan içeri FOTOĞRAF KÖPRÜSÜ" adlı Sergimiz`in albümü çıktı. Redfotoğraf Grubu ile beraber hapishanelere yollamaya başladık. Sadece hapishanelere yollanmak için yayınlanan albüm daha sonra yeniden basılacak ve okurlara ulaşacaktır. Albüme Görülmüştür Ekibi ve redfotoğraf Grubu adına yazılan önsözleri paylaşıyoruz.

*********************

Düşünmeyen insanın geleceği, ne şizofreni, ne sürgün, ne de hapishane ile kararır.       

Hapishane Edebiyatı” kavramı tartışmalıdır.  Zira biz zindandaki tutsaklardan hep ve sadece “içeriyi” anlatmalarını bekleriz. Ya da içeriden bir gözle “dışarının” anlatılmasını. Oysa politik tutsaklar anı bohçalarını asıl olarak dışarıda doldurmuşlardır. Bu anlamda “dışarıyı” da “içeri” gibi anlatacak birikimleri vardır. Ama bu birikimi, estetiği ihmal etmeden, sanatın- edebiyatın olmazsa olmaz kurallarıyla işleyip ak kâğıda aktarmak çetrefilli iştir. Sanatçı yoğunlaşmak için kimi zaman kalabalıklara karışmak kimi zaman da yalnız kalmak ister. Bu bir lüks değil, üretim daha iyi üretim için zorunluluktur. Ama zindandaki yazar - şair dilediği zaman yalnız kalamaz veya kalabalıklara karışıp, dilediği gibi gözlem yapamaz. Bu açığını ancak düş gücüyle ve anı bohçasına başvurarak kapatır. Ve okuyarak.

Zindanda, o betimlemesi zor koşullarda üretmek ve “sanat” yapmak ise ayrıca takdiri hak eder. Ten’e “Ceza”nın Tin’e “Eza”ya dönüştüğü zindan koşullarına direnmiş ve o koşullarda üretebilmiş tutsakların sayısı da bu kitapta göreceğiniz gibi az değildir.

Adil Okay

Görülmüştür Ekibi

---

Zaman, Mekan ve Özgürlük…

Doğumla ölüm arasında geçen zamana yaşam deriz. Yaşamımız dış ve iç mekanlarda hareket halinde olma halidir. Madde / hareket özdeşliğinin zaman / mekan birlik’iyle olan diyalektik bağı bizi hayat denilen nesnel gerçeklikle sorgular…

Özgürlük; mutlak ve koşulsuz, bireyin Zaman ve Mekan içerisinde soyut ve somut durumları yaşamasıdır. Nesnel gerçeklikten öznel gerçeklikler üretmesidir. Bu durumu topluma çevirdiğimizde insanların dışarıda olanlarını  “özgür”, içeride olanlarını “tutsak” olarak tanımlarız. Halbuki dışarıda beyni tutsak, içeride bedeni tutsak bir toplumsal yapının örüldüğünü görüyoruz. Düşünen insan nerede olursa olsun “özgürdür”. Maddi hayatlarının kısıtlanması onların soyut düşünme yetilerini yok edememişse hala umut var demektir…

Fotoğraf okumak, bu anlamda soyutlama yapmanın yaratıcı olmanın ve görmenin adı olur. Bizler fotoğraf makinesine dokunamasalar da, fotoğraf çekemeseler de anlam üretmeyi bilinç düzeyine çıkaranlara ancak şükranlarımızı sunabiliriz. Fotoğrafın beyinle çekildiğini makinelerin birer araç olarak buna hizmet ettiğini bu proje ile göstermek istedik.

Özcan Yaman

redfotoğraf Grubu

---