Kitap Tanıtımı: "BEN KENDİM ÖTEKİ"
New York’ta Bronx Hayvanat Bahçesi’nin içerisinde primatlara ayrılmış kısımda şempanze, orangutan, goril gibi Asya, Amerika ve Afrika’dan getirilmiş envaiçeşit maymun türleri bulunmaktadır. Orada diğerlerinden farklı ve en çok dikkat çekeni de kalın parmaklıklarla çevrilmiş bir kafes olmaktadır. Bu kafesin üzerinde “Dünyanın En Tehlikeli Primatı” yazan bir tabela asılıdır. Parmaklıkların ardından içeriye baktığımızda yerleştirilen aynada yüzünüzün aksini görürsünüz. Tabelanın altındaki açıklamada da insanın, bilinen tüm hayvan türlerinin yok ettiğinden daha fazla türü yok ettiği yazılır…
Leyla Atabay’ın Payîz Yayınları’ndan, Ekim 2022 tarihinde çıkan “Ben Kendim Öteki” kitabını okuduğumda “Dünyanın En Tehlikeli Primatı” olmanın sonucunda, yaşanan dünyanın “Dönülmez Akşamın Ufkundayız” biçimindeki bir tükenişe doğru tepetaklak düştüğünü bir kez daha düşünmeme yol açtı. Zira Atabay’ın da dediği gibi, “Kapitalizm dünyada insanın bir amacı, kurtuluş yolu veya hakikat arayışı olmadığı için yöneldiği şey sınırsız tüketimdir. Bu tüketim sadece dünyanın maddi varlığını, doğayı değil insanın kendi varlığını, özünü, iyi ve güzel cevherini de yok etmektedir.”
Ahlâk ve etikten nasibini almamış kapitalizm, gözlerini karartan azami kâr kazanma hırsıyla sinekten yağ çıkarmanın işgüzarlığıyla hareket edip insanlığı, canlı ve cansız dünyayı yok oluşun eşiğine getirmekten çekinmez. Distopyaları yaşar kılan sistem insanları robot haline getirmeye çalışır. Bu saik üzerinden de sürü toplumu yaratmada başarı kazanmayı arzular. Böylesi bir saldırganlık varken, “Ben Kendim Öteki” insanı bir nevi yeniden ayağa kaldırmanın çığlığıyla ve öz varlıkların bilincine erilmesi gerektiği hususunda okurunu bir soruşturmaya davet eder.
Steven Biko, “Ezenlerin elindeki en güçlü silah, ezilenlerin aklıdır” der. Ezenlerin silahına dönüşmemenin ve bundan kurtulmanın yol ve yöntemini mesele yapanlar, ilkin kendini doğru temelde hesaba çekmelidir. İnsanın ne olduğu ve nasıl yapmasını tartışan kitap, aynı zamanda karşı karşıya kalınan engelleri aşmanın çözümlerini de görünür hale getirmektedir. Bu sebepledir ki kitap okuyanlar açısından paha biçilmez bilgi kaynağı olmuştur.
Atabay eserinde insanı sorgular. Onun varoluşsal naturasını etik-estetik, ahlaksal tavrının karşıt kutbuna kötülük, iktidar ve devleti koyarak özgün, öznel deneyim, anlatı ve mesellerle pekiştirip içsel bir yolculuğa çıkarır. Bunu yaparken de toplumsallaşmış insanlığa da ayna tutmaktan geri durmaz. Zira “iyi, güzel, doğru ve özgür” olmanın hakikat eylenilmesi için öncelikle kötülük odaklarıyla hesaplaşılmalıdır. Yazar da bu hesaplaşmayı yeni verimi “Ben Kendim Öteki” ile gerçekleştirirken; Masumiyet, Ramazan, Baloncu Çocuk, Savaş Hali, Şiddet, Kitlesel Kötülük, Yabancılaşma, Kendini Bilme, Öteki, Özgürlük gibi yirmi bir başlık altında derinlikli bir sorgulama ve soruşturmaya gitmektedir. Yapageldiği analiz ve değerlendirmelerini Felsefe, Kültür, Teoloji, Mitoloji, Antropoloji, Tarih, Sosyoloji, Sanat ve Edebiyat disiplinleriyle zenginleştirmenin yanı sıra bunu akıcı bir dil ve üslupla pekiştirdiğinden okurlarına keyifli ve öğretici bir verim sunmayı başarmıştır.
Eserde kaba hatlarıyla, ne yapmalı, nasıl yaşamalı sorularına verilen yanıtlarla Etik disiplinini anlaşılır kılarken, bunun ahlâk ve politika ile ilişkisini de perçinleyerek insanların nasıl bir arada yaşayabileceğinin yordamını da görünür hale getirmektedir. Keza ontolojiyi de sorunsallaştırıp varlık, varlığın unsurları, var olmanın neliği/nasıllığı hususunda da kafalarda beliren soru işaretlerine yanıtlar vermektedir.
Atabay, Ben Kendim Öteki’nin ilk başlıklarında çocukken tanıklık ettiği olaylardan yola çıkıp kötülüğün ne menem bir şey olduğunu çözümler. Geçmiş, şimdi ve yarın bütünselliği içerisinde “olan ve olması gerekeni” çarpıcı örneklemelerle önümüze serimlemekte. “Başkalarının sıkıntısını umursamıyorsun/Bu durumda denilmese gerek sana insan” diyen Sadi gibi insanlığın acılarını, korkularını, sıkıntılarını benliğinde hissederek, bundan sakınmanın ve özgür yaşam düşlerinin hakikat kılınmasının taşlarının döşenmesi gerektiğini hatırlatır. Bunu yaparken insanın zayıf ve eksik yanlarının bilincinde olunmasını salık verir ve bu suretle kendini tamamlamanın önemli olduğuna dikkat çeker.
Leo Lionni’nin İtalyanca Parçacık anlamına gelen Pezzettino adlı çocuk kitabında, Parçacık’ın hangi büyük parçanın parçası oluşunun arayışından söz edilir. Pezzettino önce Koşan’a, “Sizin parçanız mıyım” diye sorar. O da “Bir parçam eksik olsa nasıl koşabilirim ki” cevabını verir. Sonra Güçlü’ye aynı şekilde sorar. Güçlü’den de “Bir parçam eksik olsa nasıl güçlü olabilirim” karşılığını alır. Hasılı hikayede her bütünün kendi eksikliğiyle tam olduğunu ve o küçük Parçacık’ın da diğerleri gibi küçük parçalardan yapıldığını kavramasıyla son bulur.
Değil mi ki bütünlüğü kavramak kendi parçacıklarımızla barışmayı icap eder. Haliyle insanın kendini bilmesi ve bunu diğer birey ve toplum dengesiyle bağlaştırarak olay ve olgulara çözümler araması hakikate evrilme yolunda kolaylaştırıcı bir etmen olacaktır. O hakikat ki, Leyla Atabay’ın vurguladığı üzere, “Hakikat insanı et ve kemikten oluşan ölümlü bir varlık olmaktan çıkarıp ölümsüzlüğe taşıyan etik imkandır. Hakikatin insanı zorlayan bir yanı vardır. Bu zor onu hiçleştiren bir zor değildir. Hakikate geçiren içsel bir güçtür…”
Daha önceden “Konjonktürel Kimlik” ve “Kendini Unutan İnsan” adlı araştırma-inceleme kitaplarının yanı sıra ana dilinde çocuklara hitap eden felsefi kitabı “Şikefta Filozofiye”yi yazan Atabay’ın “Ben Kendim Öteki” çalışmasıyla çıtayı bir üst seviyeye çıkardığını söylemek yanlış olmayacaktır. Bu eseriyle başarılı bir yazar olduğunu tescillemenin yanı sıra ufuk açıcı saptamalarıyla okuyacakların önüne yeni dünyaların kapılarını aralar.
Soran, sorgulayan ve çözüm gücünü gösteren araştırmalarıyla dikkat çeken bir yazar olduğunu bir kez daha kanıtladığını düşünüyorum. Zira böylesi eserler felsefi derinlik ihtiva eder ki, “Ben Kendim Öteki” de bir felsefi kitap olarak ele alınmayı hak etmektedir. Hani bazı kitaplardan söz edildiğinde, okumasam eksik kalırdım mealinde açıklamalar yapılır ya, kanımca “Ben Kendim Öteki” için de bunu söylemek kabildir. İnsanın kendisini bilmesinin öneminin idrak edilmesi elzemdir. Evet, kendini bilmeyle başlar her şey. Kendini bilen haksızlıklara ve kötülüklere karşı nasıl tutum takınılacağının ilmine de vakıf olur. Tıpkı M.S 1003’te Belh’te doğan Nasır Hüsrev’in dizeleri gibi aydınlanmak icap eder:
“Kendini bil; çünkü bilirsen kendini
İyi ile kötü arasındaki farkı da bilirsin
Önce kendi öz benliğini tanı
Sonra tüm birliğin komutanı ol.
Kendini bildiğin zaman her şeyi bilirsin;
Her şeyi bildiğin zaman tüm kötülükten kaçarsın”
Leyla Atabay’ı bu değerli çalışması için kutlarım. Nice nice yeni verimlere imza atması temennisiyle yolu açık olsun diyorum…
Kitabın Adı: “Ben Kendim Öteki”, Leyla Atabay, Payîz Yayınları, 1. Baskı: Diyarbakır-Ekim 2022
Ayhan KAVAK
2 Nolu T Tipi Hapishanesi A-17
Tarsus/MERSİN
- 68 gösterim