Tutsak Fikret Karakoç'tan deneme tadında bir mektup

“ağır tutsaklığa inat, hayatın soylu nehirinde umuda yelken açmak, sözcüklerin, dizelerin şafaklarında yolculuğa çıkmak, bir resmin küçücük karesinde evrene, yıldızlara, çiçeklere ve çocuklara dokunmak, ağıtlarla, acılarla, sevinç ve hüzünlerle yazılanmış ‘hakikat okyanusunda üryan dolaşmak’; olağanüstü, müthiş, çarpıcı ve sarsıcı bir duygu.”

***

07.09.2015

Sevgili canlar, değerli dostum Adil,

Yelken açtığımız büyük yaşam sevinci, heyecanı ve coşkusu ile sizleri kucaklıyor, selam, sevgi ve saygılarımı(zı) sunuyor ve her yönüyle iyi olmanızı diliyorum.

Umut yürekli dostum; yüreğinizin gül bahçesinden bir demet sunarcasına satırlara nakşettiğiniz kutsal söz olan name ve Redfotonuz’u aldım. Biz tutsaklarla dayanışma ve paylaşma projenizin oldukça değerli, anlamlı ve bir o kadar kutsal bir girişim ve yaratım olduğunu başta söylemem gerekiyor. Böylesi kutsal ve devrimci bir duruş ve yaklaşımlarınızı yürekten destekliyor, sizleri projeniz nedeniyle kutluyorum.

Sevgili dostum, ağır tutsaklığa inat, hayatın soylu nehirinde umuda yelken açmak, sözcüklerin, dizelerin şafaklarında yolculuğa çıkmak, bir resmin küçücük karesinde evrene, yıldızlara, çiçeklere ve çocuklara dokunmak, ağıtlarla, acılarla, sevinç ve hüzünlerle yazılanmış ‘hakikat okyanısında üryan dolaşmak’; olağanüstü, müthiş, çarpıcı ve sarsıcı bir duygu. Bizler bu hakikat algısını en derinden hissedenleriz sanırım. Bazen kekeme bir şiirle, bazen tamamlanmamış yarım kalan bir romanla, bazen de yaralı bir kaç sözcükle düşlerimizin karanfil kokulu ülkesine uzanırız. Eksik ya da fazlalığı yoktur hikayemizin. Belki de her birimizin hikayesi ‘onların’ hikayesinde saklıdır. Biz dokundukça onlar kanar içimizde. Ama biz farkında değiliz aslında. Resimlerin, fotoğrafların dili yok sanılır. Oysa her birimizin hikayesi ağlar usulca orada. Bir çocuğun cansız bedeni oracıkta vicdanların denizinde yüzüstü yatar. Bir çocuğun çığlıkları kanayan taşların şakaklarında çürür. Bir çocuğun avuçlarındaki son umut kırıntısını çalar, utanmaz modern çağın haydutları. Bir çocuk ise tüm çocukların hikayesini taşır hikayesinde. Biz buyuz sevgili Adil. Tüm ülkemin çocuklarının hikayesi aslında acılarla yazgılanmış coğrafyamızın trajik hikayesidir. Trajediler dilsizdir bilirsin. Ama kader değildir. Bir isyandır oysa her suskumuz. Rahatlamaya hazır bir volkan. Yada kızıl şafakların teninde bir umut ışığı. Redfoto’daki çocuğun ellerini ve avuçlarını ben böyle okudum. Bu okumaları diğer hevallerime de yaptırdım. En azından bir isyan çığlığımız olsun istedik ayaklanmış duygularımızda. Yüreğimizin özgürlük pınarına bir damla katkımız olsun istedik.

Sevgili dostum, sizin Redfoto için iki adet şiir dörtlüğümü ve Halil Ay arkadaşımın yazdığı bir dörtlüğünü gönderiyorum. Kimi arkadaşlarımın bu yönlü yoğunlaşmaları devam ediyor. Sizlere uygun bir zamanda ulaştırılacak. Bu gibi sanat sakisi kutsal paylaşımlarda bulunmak bizi onure etmiştir. Bu projeye öncülük eden ve katkıda bulunan tüm dostlara yürekten teşekkürler.

Çocukların sömürülmediği, acı çekmediği, barışın hakim olduğu bir dünya özlemiyle. Tüm yaşamınız sanat tadında olsun.

Sevgiyle, umutla...

Fikret Karakoç

DÜZCE T TİPİ KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU