26 Mayıs 2020
PINAR AYDINLAR YALNIZ DEĞİLDİR
“Ufak tefek bir kadınım
Ne gölgemden korkarım
Ne aysız gecelerde
Siren sesine karışan kurt ulumalarından
Düştüğüm zaman
Boyumdan büyük yer yakarım…”*
Pınar aydınlar yine tehdit edildi.
Yine diyorum zira suya sabuna dokunan yani tertemiz olan Pınar Aydınlar, ezilenlerin safında yer aldığı için sık sık kovuşturmaya uğrar, hapse girer çıkar. Bu da yetmezmiş gibi sivil ya da “yarı resmi” faşist çeteler tarafından tehdit edilir. Ama o doğru bildiğini söylemeye devam eder. Sadece konuşup türkü söylemekle kalmaz, alanlara da çıkar. Kâh grev çadırındadır, kâh açlık grevindeki, ölüm orucundaki sanatçıların, yanındadır. Cumartesi Anneleri ve hasta tutsaklar için düzenlenen etkinliklerde yer alır. Mültecileri de ihmal etmez. Davet edilince dünyanın öbür ucuna konser vermeye gider.
İşte bu nedenle Sevgili Dostum Pınar, bu kez “Jitem” adlı bir grup tarafından tehdit edildi.
Elbette bu saldırılar, tehditler iktidarın teşvikiyle olmaktadır. Devlet vur değince nasıl olsa yargılanmayız, tersine ödüllendiriliriz diyen zebaniler üstlerine vazife çıkarmaktadır. Bu zulüm geleneği teşkilat-ı mahsusa’dan beri devam etmektedir. İşte AKP Devleti de bu geleneğin devamcısıdır. Demokrasi söylemleriyle iktidara gelmiş sonuçta şeriat soslu faşist bir düzen inşa etmiştir
AKP’nin sanatçıya verdiği ‘değer’ hakkında örnek vermek ve bellek tazelemesi yapmak istiyorum: AKP iktidarı döneminde sergiler, galeriler iktidardan destek alan gericiler tarafından saldırıya uğradı. OHAL’in ilanından sonra ise eleştiriye, muhalif düşünceye, sanata ve sanatçıya karşı tahammülsüzlük had sahfaya ulaştı. Grup Yorum üyeleri yanı sıra pınar Aydınlar, Aslı Erdoğan ve onlarca yazar şair sanatçı ve bilim insanı hapse atıldı. Birçok kitap, oyun, sergi yasaklandı. Hapishaneler tarihte görülmedik biçimde doldu taştı. Hiçbir siyasi tutuklu ve hükümlü son infaz / af düzenlemesinden yararlanamadı. Gözaltlarında ve cezaevlerinde işkenceler, çıplak arama adı altında insan onurunu ayaklar altına alan uygulamalar yaygınlaştı. Muhalif Dergiler, gazeteler, radyolar, televizyon kanalları kapatıldı. Başta Mezopotamya Kültür Merkezleri (MKM) olmak üzere birçok sanat derneği kapatıldı. Bu arada AKP’yi destekleyen sermaye sınıfının sanat merkezlerinde de sansür ve yasaklama uygulamaları çoğaldı. Bu örnekler saymakla bitmez.
Tabi AKP kariyer vaatleriyle kendine yandaş “sanatçı” da buldu. Yandaş olmasalar bile korku imparatorluğunun karanlığında suskunlaşan sanatçılar da çoğaldı. Oysa “Sanat ve sanatçı, hiçbir pragmatizme prim vermeden taraf olan ve sorgulayan olmalıdır. Ve diyoruz ki: Unutmayın. Zorbalığa sessiz kalmak onu yüceltmekten başka bir şey değildir. Egemenler, itirazın, eleştirinin, ifadenin sesini soluğunu kısmak isterken; itaatsiz olması gereken sanat da, bilim de “Başka bir dünya mümkün” diyebilme cüretini göstermelidir. “
İşte Pınar Aydınlar da elini taşın altına koyan, kuru veya yaş gürültüye pabuç bırakmayan sanatçılarımızdan biridir. Ona yalnız olmadığını hissettirelim.
İyi ki varsın pınar…
26/05/2020
*Şiir. Adil Okay. “Eylül Kokusu” adlı kitaptan.
- 6 gösterim