Demir kapıları aşan “Görülmüştür” çizgiler…
Umutlar, yemyeşil çınarlar gibi yükselsin!
Kadının Kaleminden – Gül Güzel – 16 Mart 2022
Umutlar, yemyeşil çınarlar gibi yükselsin!
Kadının Kaleminden – Gül Güzel – 16 Mart 2022
25 Şubat 2022
Sevgili Sibel Özbudun,
Sizi özlem ve sevgiyle kucaklıyor, iyi olmanızı diliyorum.
(…)
Sağlık durumum:
1-Romatoloji: 6 haftada bir sabahtan akşama kadar serum alıyorum.
2-Fizik Tedavi Rehabilitasyon: Bel ve boyun fıtığı için tedaviye başlanacak. Gün verdiler.
3-Göz: Martta kontrole gidilecek. Ortopedik boyun yastığı aldım. Sıcak su torbası aldım.
4-Diş tedavisi için sevkler hâlâ yasak.
Arka sayfada 8 Mart için size iletim var. Temel Demirer’e de çok sevgi ve selam.
Ahmet Bilge hapishane yazıyor, çizim yapıyor, “dışarıdaki” gündemi takip etmeye ve üretmeye devam ediyor. 20’li yaşlarının başında başladığı 28 yıllık “hapishane hayatını”, işkenceler ve hukuksuzlukların yanı sıra gülümseten anılarını anlattı.
12 Mart 2022
“Anlatacaklarım bir şikâyetname değildir. Özgürlük, en büyük değerdir. Dolayısıyla bedeli de bir o kadar ağırdır. Ben de İçerdeki binlerce politik tutsak gibi bu değer için bedel ödedim, ödüyorum. Buna değer.”
Ahmet Bilge 28 yıldır hapis, şimdi Elbistan Cezaevinde.
30 yılım 4 ay sonra doluyor. Ama hem infazı ortadan kaldırdılar hem ek on yıl ceza savcı verdi bana. Mahkemeye itiraz ettim, mahkeme o 10 yılı düzeltti. İnfazı ise kaldırmadılar. Yani koşullu salıverme bunun nedenini ise üç defa hücre cezası almış olmama bağlıyorlar. Şu an 43 gün hücre var. 23 gün kantinden bir bıyık makası almıştım ve aramada suç aleti olarak aldılar. Yine 10 gün halay ve şarkı söylemişim toplu ceza verdiler. Kısaca hepsi buna benzerdir. Hapiste infaz hakimliği ve 1. Ağır Ceza onaylandı.
“Perşembe günü anneme telefon ettim ve abimin trafik kazasında öldüğünü öğrendim. İki gündür tansiyonum yüksek. Geçen hafta perşembe günü annemi telefonda aradığımda hem abimle hem de yeğenim ile görüşmüştüm. Seslerini duymuştum.”
Erol ZAVAR
F Tipi Hapishane A-tek-14
BOLU
19 Şubat 2022
Sevgili Umut
Merhaba,
Nasılsın? Ben de iyi diyeyim iyi olsun kıvamında yaşıyorum.
Merhaba
Sanırım artık yalnızca cezaevlerinde satılıyor bu mektup kağıtları. Ben de bir nostalji olsun dedim.
Yeni yıl kartınızı alalı bir hafta oluyor. Çok teşekkürler! Biz sizin gösterdiğiniz inceliği gösteremedik. Ama sanırım zararın neresinden dönsek kardır.
Ben de bu haftada istediğiniz karikatürleri çizmekle uğraştım. Kadın, çocuk ve göçmenlere uygulanan şiddet üzerine düşündüm. Burada bir “beyin fırtınası” yapınca pek çok kare çıktı ama onlar sonrasına çizeceğim şeyler artık…
“Havalandırma saatim hâlen iki saat, gerçi bir ara üç saat olmuştu sonrasında pandemiden dolayı ikiye düştü öylece kaldı. Çok iyi olmasa da bu “kısıtlı” saatlere de alışıyor insan bir süreden sonra! Hayatta da böyle sanırım. Sınırlar, yasaklar, yokluklar vs. çoğaldıkça var olana alışıyor, alıştırılıyoruz ne yazık ki! Kabul etmesek de bu böyle işliyor. Dışarıdaki hayatta birkaç televizyon kanalından “izleyip” anlamaya çalışsam da her şey giderek zorlaşıyor.”
Zeynep AVCI
R Tipi Kapalı Cezaevi B-2
ELAZIĞ
Ortaya çıkması için çok büyük emek verilmiş olan ‘Firari Yazılar’ isimli bu güzel çalışmanın, bu tür sorunların aşılmasında da bir vesile olmasını diliyor, gazetemizin tüm okurlarına kitabı edinip, okumalarını tavsiye ediyorum
Dr. Ayhan Kavak ve Adil Okay’ın büyük bir emekle hazırladıkları “Firari Yazılar” isimli eseri büyük bir ilgiyle okudum. Klaros Yayınları’ndan çıkan bu değerli kitaba emeği geçen herkese ayrı ayrı teşekkür ediyorum.
“ÖZGÜRLÜĞÜN SESİ” HANNOVER’DE
Açılış: 11 Mart 2022. Saat. 19.00
Adres: Kulturzentrum Pavillion Lister Meile 4
30161 Hannover/ Almanya
17 Ocak 2022
Covid 19 salgını dolayısıyla yaklaşık iki yıldır olağanüstü koşullarda tutulmaktayız. Alınan tedbirlerden herkes etkilense de, dışarıda her şey normalleşmesine rağmen halen kısıtlamaların sürdürüldüğü hapishanelerdeki tutsaklar daha yoğun ve ağır olarak etkilenmektedir. Hapishaneler aleyhte uygulamaların başlatıldığı ilk yerler olmasına rağmen lehte uygulamalar bakımından her zaman en sona bırakılmaktadır. Bunun genelde haklarımıza dönük olumsuz yaklaşımın bir sonucu olduğu anlaşılmaktadır.