Kitap

Tutsak Yazar Seyit Oktay'ın Yeni Kitabı "Aryen Med Destanı" Üzerine

''Evvel zaman içinde kalbur saman içinde. Develer tellal iken, pireler berber iken, ben babamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken '' diye başlar masallar. Çocukluğumuz, masallardaki bu anakronik ifadeleri hiç yadırgamadan masalsı bir büyü ile geçmiştir. Zaman döngüsel, iç içe ve sıra dışıdır. Babamızın beşiğini sallamış olmak içine hapsedildiğimz  düz- çizgisel zaman hapishanesinin dışına çıkmak, zamana baş kaldırmanın masum keyfini yaşamaktır.  Başka alemlere başka varoluşlara giden kapılar vardır masallarda. Kimi zaman kapı başka bir kapıya açılır.

Ömer Özdurak'ın çocuklar için yazdığı öykü kitabı yayınlandı

Ömer Raman maslahıyla yazan politik tutsak Ömer Özdurak'ın çocuklar için yazdığı öykü kitabı "Dînazorê Biçûk ê Winda Dîno - Küçük Kayıp Dinazor Dino" Ar yayıncılık tarafından Türkçe ve Kürtçe olarak yayınlandı.

İletişim:

ÖMER ÖZDURAK

T TİPİ KAPALI CEZAEVİ

BURHANİYE- BALIKESİR

Tutsak yazar Seyit Oktay'ın yeni romanı çıktı: "Aryen Med Destanı"

"İçimizin ormanlarında kaç türlü canlı yaşar? Kaç ağaç türü vardır? Kaç kanatlı çeşidi? Güneş balkıyan yapraklarda hangi böcekler dolaşır? Dibi toprağın, suyun ve türlü kurtçuğun yatağı olan köklerde, damarlarda akan yaşamı duymak mümkün mü? Çırılçıplak gövdelere dolanmış kabukların hükmü nedir? Ormanlar içlerinde neleri saklar? İçimizdeki ormanlarda ne gizlenir? Farkında mıdır insan içindeki ormanın ya da ormanların?

Tutsak yazar Ayhan Kavaktan roman değerlendirmesi: Yüzün Eksik Parçası

YÜZÜN EKSİK PARÇASI HAKKINDA

Ayhan KAVAK

Colm Toibi’nin “Güney” adlı romanında geçer, İrlandaca’da sürgünün anlamı deorai imiş. Deor, gözyaşı anlamına gelirken, deorai ise gözyaşını tanımış kimse demekmiş. Dünya dillerinde böylesi cuk oturan başka tanım var mı bilemem ama kanımca gözyaşını tanımak sürgün trajedisini ancak bu kadar isabetli ifade edebilirdi.

Tutsak çizer ve yazar Serdar Koç'un yeni romanı yayınlandı

Acaba iyi kalpli miydi? Zihninde geçit töreni yapmaya başlayan günahları, onu zangır zangır titretecek kadar çoktu. Serçe yuvalarını bozmuş, sapanıyla kuşların, kedilerin canını yakmış, yumurta çalmış, elalemin bahçesine girmiş, Çeto’nun kafasını kırmış, onların kavaklarını söküp kurutmuş, Deli Seyit’le alay etmiş, bir balona kanıp Cubur’un mektubunu Emoş’a götürmüş, Cedo’yla birlikte Muzo’ya tuzak kurmuş... Film şeridi gibi geçen vukuatların çokluğu karşısında afallamıştı. Belki de yaptıklarından dolayı cezalandırılıyordu. Tüyleri diken diken olmuştu.