Şiir

Tarsus Kadın Hapishanesinde Yazılan Şiir: Kaybedilenler

Yıldız Sönmez

Kampüs Kadın Kapalı Cezaevi

Tarsus/Mersin

***

KAYBEDİLENLER

 

Ne güzeldi mişli zamanlar

İnsanlar daha içten, daha değer bilirdi

Gülerken içten, yürekten olurdu

Gözlerimizin içi gülerdi

Zaman geçti, insanlar değişti

Kimse içten gülmez oldu.

 

Babam anlatırdı,

Samimiyetin ucu yoktu

Herkes dürüst ve samimiydi çünkü

Şimdi her şey zorlamaca gibi

Merhabalarımız bile soğuk

Bafra Zindanında Yazılan Bir Şiir: "RUHUNU GİYİNSE KENT..."

Canım burnumda kaç zamandır

Dilimin ucunda bukağısız küfürler dolaşıyor

Hiç birini geri alamıyorum

İlk kez bu kente de küfür basıyorum

                           Kalbim acıyarak ve ağlayarak

 

Neden sesini yitirdi bu kent?

Bu Surlar ki

Yabancı atların toynak izleri karıştı da eteklerinde

Ömründe yitirmedi sesiniz.

Bazalt taşlı evlerin büyüsü nerede?

Binbir Göz

BİNBİR GÖZ

Zulüm mü?

elbette biliriz

sömürü çarkının

Nasıl? ve ne şekilde döndüğünü

İşkence mi?

Nasıl bilmeyiz ki

Çok iyi sevişiriz

her karış tenimizde izleri var

Anlatmakla bitmez

Tıpkı prometeus misali

Karaciğerimiz her gün

Leşkargaları tarafından didikleniyor

Elbette biliriz

estirilen vahşeti

kesilen parmakları kulakları

Başları ve ??? gözleri

Ölüm mü?

evet evet

çok iyi tanırız

ölüm bize sofra kurmuş

İnan Gök'ün Edirne Hapishanesinde yazdığı şiir:

7 Mart 2018

BİR OLSA

Bir yağmur olsun

Beton görmeden düşsün saçlarıma

Bir rüzgâr essin

Dikenli tel kesmeden şarkısını

Bir ay doğsun

İlk akşamdan görelim

Gece çökmeden, göğe çıkmadan bir dalga vursun

Ömrümüzün kıyısına

Bir yelken açsım

Kızıl ton ufuklara

Bir nehir olsa

yüreğin yüreklere

Sınır tanımadan aksa

rengi neşe yarınlara

Bir soluk olsa

ömrün umuda

Bir yağmur olsan

Mesela

Bağrını açmaz mı kurak topraklar

İbrahim Şahin'in Tekirdağ Hapishanesinde yazdığı şiir

Karanlık Gidip Gelemez

Ölmek gibi değil sınırındayız bu zamanların

ama soluyor rengi hayatın

sokağın kır çiçeklerinin ve kelebeklerin

vardı, bu günler de yolculuk hesabında

acıdan zehirlenerek, yaşamaya yürürken

anılar yerine umut tozlanamaz

bu karanlık bu meydandan sağ çıkamaz

 

yalan gecenin tatlı rüyası saraylarda

en sahicileri şafaklarda tükendi

yırtıldı maskeleri bozuldu hayalleri

hakikati giyinenler kaldık baharda

yangın denli günler bastırdığında

Tutsak Doktordan Bir şiir: KENTLER

KENTLER

Sana ne demek bilemem

 Bana tükenmiş soluk

 Üstüme üstüme yığılan

Çirkin duvarları anlatır kentler…

Sanrı belleme sakın

Boy veren garabette belli mi ola

Ölüm kapaksız logarda pusuda

Ah düştü düşer!

Kendi pisliğinde boğulur insan.

Hani betonun erişmediği doğa korunaklığında

Öter ya cırcır böceği

Gamsızlıktaki ötüş geceye nazire

Deruni bakışla kaldırıp da başını semaya

Lȃl olur dil

Zamansızlıkta ışıltılı yıldız raksı

İşte o ȃn benliğin evren.