Mesut Deniz

Tekirdağ Hapishanesinde yazılan bir öykü: "Yılanla Tanışma... "

Kasım 2019

YILANLA TANIŞMA

Köye ilk gelişim değildi. Birkaç yıl öncesinden annemin kucağında tarlaya gidişimiz ve oradan günebakan hasadıyla ilgili puslu anılar vardı hafızamda. Bu defa babam var yanımda, annem İstanbul’da kalmış.

Gece amcamlardaydık ve babam beni gün doğmadan uyandırdı. Avluya çıktığımızda ayazdan titrer durumdaydım. Yola çıkmadan önce babam elime bir ekmek parçası tutuşturdu.

“Yolda  köpekler havlayıp üzerimize gelecek. Onlara atarsın bunu.” dedi.

Tekirdağ hapishanesinden gelen yeni bir öykü: "Denizle Tanışma"

DENİZLE TANIŞMA

“Mesut babasıyla denize mi gidecekmiş bugün.”

Sabah uyandıktan hemen sonra başlayan annemin bu yönlü söylemleri heyecanlandırıyordu beni. Öncesinde televizyonda ve köye giderken otobüsün içinden görmüşlüğüm vardı denizi. Şimdi televizyondaki gibi içine de girecektim. Annemin beni heyecanlandıran söylemlerine, yüzümde gülücüklerle “Denize gitçez” diye cevap veriyordum.

Ağırlaştırılmış Müebbet Mesut Deniz'den yeni bir öykü: "Neden var neden yok"

Temmuz 2019

NEDEN VAR NEDEN YOK

Biz çocukların, evimize geldiğinde kaçacak delik aradığı, sokakta karşılaştığımızda ise yüzümüzde muzip bir gülümsemeyle yolumuzu değiştirdiğimiz, mahallemizin iğne işlerini yapan, Selanik göçmeni bir Zeynep teyzemiz vardı.

6. sınıfa başladığım yıl, Zeynep teyzenin en büyük oğlu Mehmet abi yanımızdaki binaya taşındı ve bodrum katına da bir alüminyum doğrama ve panjur atölyesi açtı.

Nankör Kedi Nasıl Yedim Seni

Haziran 2019

1970 ve 1980’li yılları yaşayanlar, İstanbul’da 80’lerin sonuna kadar, şehirler arası otobüslerde ve bagajlarında tavuk - kuzu - oğlak gibi küçük canlılara denk gelmiştir. Sanırım o zamanlarda İstanbul’da et çok pahalı ve köyden eve bozulmadan taze olarak et getirmenin en pratik yolu da canlı olarak getirmek. 

Tekirdağ hapishanesinde yazılan öykü: MAHALLEDE SAHİPSİZ ARABA

Şubat 2019

Güneşli bir gün biz çocuklar tatilin rehavetiyle biraz geç uyanmış, kahvaltımızı edip Yenibosna sokaklarını yeni yeni doldurmaya başlamıştık. İlk olarak sokağımızın aşağı ucunda oturan Hasan’a rastladım. Hasan o dönemki kankamdı. Onunla muahabbet ederek dolaşmaya başladık.

Gözlerimiz mahalledeki samimi olduğumuz diğer çocukları ararken, bir kaç sokak ileride, sokakları dikine bölerek ilerleyen yol üzerinde park etmiş siyah bir otomobil farkettik. Otomobilin başında da iki çocuk merakla ona bakıyordu.

Hapishanede yazılan Öykü: DAYIMIN HIRSIZLIK HASSASİYETİ

DAYIMIN HIRSIZLIK HASSASİYETİ

Annem kardeşleriyle bir araya geldiğinde dönem dönem sohbetleri Boşnakçaya dönerdi. Sohbetlerinde Boşnakçaya karışan Türkçe kelimelerden sohbetlerinin konusunu az çok çıkarabilirdim. Sohbet konularının biri de hiç gidip görmedikleri, büyüklerinden –özellikle annelerinden- duydukları Sarayova* idi.

Ağırlaştırılmış Müebbetlere Yaşatılan Zulüm

"Hasretini hafifletemeden bitmişti görüş ve anne hâlen ağlıyordu. Vedalaşırken ben de sarıldım, etkilenmiştim, “Sen üzülme anacığım, yapanların utancıdır bunlar” diyebildim ve sadece, “Oğullarım bunlar çocuğum. Niye ayırırlar ana-babasından?” diye içindeki o sıkıntıyı dile getirebilmişti."

MESUT DENİZ

2 NO’LU F TİPİ CEZA İNFAZ KURUMU A-İ/137

TEKİRDAĞ

***

Merhaba Adil hocam,

(…)