Seyit Oktay

TELDEKİ GÜVERCİN - ELLER VE KANATLAR

          Bir güz günü Ağrı Dağı’nın doruklarından esen dondurucu yel, ısıtmayan güneşle birlikte Ramazan’ın yüzünü yalarken henüz uyanmıştı seherin tatlı uykusundan gözleri yarı kapalı, anasının zoruyla çıktı avludaki çeşmeye, buz gibi suyu vurunca yüzüne artık uyanmayan hücreleri kalmamıştı. Gözleri iri iri açılmış, Diyadin’e bağlı küçük köylerinden yükselen hayvan sesleri kulağına dolmuştu.

      Gök yüzüne baktı, hava açıktı, göç vaktiydi, Turnalar, kırlangıçlar, katar katar uçuyordu güneye. Ramazan kuşları seviyordu.

24 Yıllık Tutsak Van Hapishanesinden Feryat Ediyor

“Yıllardır içerideyim, bu dönem kadar sıkıntılı, kısıtlayıcı bir dönem görmedik, yaşamadık. (…) Sohbet yok, spor iki haftada bir, kapalı ziyaretler yarım saat, açık ziyaretler kırk beş dakika, aileler saatlerce bekliyor. Hastanelere sevkler sıkıntılı. Tabii en önemli sorun kitap alınmıyor…”

Seyit Oktay

T Tipi Cezaevi   A5-2

VAN

 

 

6 Ağustos 2017

 

Merhaba Kekê Adil!

Daha önce yazmıştım, ulaşmadı herhalde. Kartınızı ve davetiyeyi aldım. Teşekkür ediyorum. (…)

Sevgili ve değerli dostlar!

24 yıl sonra doğduğu kenti ring aracının penceresinden gördü

"Yaklaşık 24 yıl sonra doğduğum, büyüdüğüm şehre dönmek garip bir duygu yarattı bende, hayatın ilginç yanlarından biri de bu. Gerçi henüz şehri göremedim. Şehir dışında bir cezaevi kampüsü içindeyiz. Bu kaldığım T tipi dışında, Yüksek Güvenlikli, F Tipi, bir de Açık Cezaevi varmış. Zaten memleketin her tarafı cezaevi olmuş."

Seyit Oktay

T Tipi Cezaevi   A5-2

VAN

4 Haziran 2017

Merhaba Kekê Adil!

İyi olmanı diliyor; selam, sevgi ve saygılarımı iletiyorum. En son Gümüşhane’de iken yolladığın kartı almıştım. Yol üzeri olduğum için yazamadım.

Müebbetlik Tutsak M. Sıdık KIVANÇ’ın ilk şiir kitabı “Kan Kehribarları” hakkında

“KAN KEHRİBARLARI”

“Ah! Ne çok şey vardır gökyüzü ile yeryüzü arasında, yalnızca şairlerin düşleyebildikleri”

F. Nietzsche

Uzun yıllardır cezaevinde olan M. Sıdık KIVANÇ’ın ilk şiir kitabı “Kan Kehribarları”, Ceren Kültür Yayınlarından çıktı.

Tutsak Yazar Sürgüne Tecrite Rağmen Sevginin Gücünü Yazıyor

“Ben sevginin gücüne inanırım. İnsanların sevgi ile en büyük zalimliği altedebileceğini biliyorum. Bizi sevgisizliğe mahkum etmek isteyenlere inat herkesi daha çok seveceğim. Bize sürgün belletilen diyarları sevgi yumağına dönüştürmek için elimden gelen tüm çabayı sarfedeceğim. Dostlar üzülmesin, canlar yanmasın biz bütün zamanlarda ve mekanlarda birlikteyiz, birlikte olacağız. Sesimizi, yüreğimizin sıcaklığını hep ulaştıracağız sizlere.

18- 19 saat Ring Aracıyla Sürgün Yolculuğu

 

"Maalesef Doktor'dan sonra bana da yol verdiler. Taaa Karadeniz ellerine kadar sürdüler...

Oldukça sancılı bir dönemden geçiyoruz, oysa demokratik dialog yollarıyla birçok sorun halledilebilecekken tersi tercih ediliyor, yol yorgunuyum. 18-19 Saatlik yolculuğun ardından buralara geldim...

Tutsak Yazardan Mektup: “Bir türbülanstayız adeta. Herşey ve heryer sallantıda."

 

 

Bir türbülanstayız adeta. Herşey ve heryer sallantıda. Tıpkı çocukken meyve bahçelerine dalıp biraz erik ve kaysı çalıp yemek için ağaca tırmanıp sonra da bahçe sahibi tarafından ağaçta yakalanıp, bahçe sahibinin işin keyfini çıkarmak için aşağıdan meyve ağacını sallayıp bizi düşürmeye çalışması gibi. Tutunduğun dala iyi sarılmak lazım...

ÇİÇEĞE AĞIT

“Zamana, duvarlara; bilinçle, yazıyla meydan okuyanlara selam olsun...

Adını kitaba veren “Çiçeğe Ağıt” öyküsü gerçeğin kadim dillerde söylenmiş şarkısıdır... Nevzat Çapkın, ömrünü cezaevinde geçiren yazı emekçilerindendir. Hapishanenin duvarlarına, zulmüne aldırmaksızın durmadan üreten bir yazardır.”

Seyit OKTAY  E Tipi Cezaevi  C-12   SİİRT

“ÇİÇEĞE AĞIT”

Hapishanelere Esinti Yollayalım!

"Adil Okay’ın yeni kitabı yıllardır çabasını verdiği, emek harcadığı, uğruna soruşturmalara maruz kaldığı hapishaneleri ve içindekileri toplum nezdinde görünür kılma çabasının yeni bir boyutu; öyle bir ülkede yaşıyoruz ki kimin yolunun bir gün düşeceği belirsiz hapishanelerle ilgili en azından bir “el kitabı”nız olsun istiyorsanız okumanız lazım."

SEYİT OKTAY