KUŞLARLA DANS
gorulmustur tarafından Pa, 07/02/2021 - 20:00 tarihinde gönderildi
“Korona günlerinde mahpusluk” Kapağından, içeriğine düzenlenişinden redaktesine çok iyi olmuş, neredeyse hatasız bir baskı ve gerçekten içeriye dair gerçek bir referans kitap haline gelmiş, elinize, emeğinize, yüreğinize sağlık. Sen benim adıma her cana teşekkür edersin. Tabi bu vesileyle sevgili Zafer Kıraç’a da ayrıca selam ve sevgilerimi iletiyorum. Yazısının başlığını dostum yoldaşım Doktor Ayhan’ın sözüyle başlatıp, son sözü yazdıklarımdan yaptığı alıntıyla bitirmesi doğrusu sevindirdi beni. Yararlı şeyler yazmak mutlu ediyor beni, fark edilmesi de ayrı bir sevinç kaynağı.
-Asma küsmüş!
-Ne asması, ne küsmesi abla?
Meral gülümsedi, Hüsam’ın gösterdiği tepkiyi ve içine düştüğü şaşkınlığı önemsemeden devam etti.
-Bugünlerde bir sıkıntın, derdin var mı?
-Abla ne diyorsun? Burası cezaevi, stres, sıkıntı günlük işlerden.
-Yok öyle günübirlik olan değil, daha derinden olan bir şeyden bahsediyorum. Ruhunu yaralayan, kalbini sıkıştıran, ışığını söndüren cinsten! Karamsarlık kötümserlik var mı? Bak varsa söyle!
Yazar Alihan DEMİR ’in Sis Yayınları’ndan çıkan romanı, moderniteye dair uzun bir eleştiri diye nitelendirebilir. Karşılaştığım ve okuduğum tek kitabı yine de bir değerlendirme yapacak olursam: YA STAR! Bir çığlık, bir tanrıçanın iç dökümü… Bir kadının çaresizliğinden, çare yaratan yürüyüş anlatısı. Zamane insanının, kadın şahsında kendini; tarihin başlangıcı sayılan Sümer’de Tanrıça İştar kimliğinde bulma arayışı. Özgürlük haykırışı!
21 Ekim 2020
Merhaba Değerli Keke Adil,
“yaşanmış gerçek bir hikayedirİ
Daha önce Sitav Yayınevi'nden çıkan "Konjonktürel Kimlik" adlı kapsamlı kitabıyla Said-i Nursi hakkında, sol-ilahiyat anlamında kaynak ve referans olacak bir çalışmayla kendisini tanıdığımız yazar Leyla ATABAY yakın zamanda Lîs Yayınlarından çıkan iki kitapla yeniden kendi düşün dünyasına ortak etti bizi.
"Karikatür bir mizah türüdür. Mizahın çizgilerle ifade edilişidir. İçinde ironi, eleştiri olmasından daha güzel ne olabilir? Evet unutmadan söyleyeyim. Gelen karar sayesinde öğrendim ki Adil OKAY Dostumun yolladığı kitap, "Duvarları Delen Çizgiler" adlı cezaevlerinde çizilmiş kendilerine yollanmış ve kitap haline getirilmiş çalışmaydı. (Görülmüştür mührüyle yani denetimden geçerek dışarı çıkmış, Türkiyenin birçok yerinde sergilenmiş, sonra kitaplaşmış.b.n.) Maalesef çizgiler bizim cezaevinin duvarlarını aşamadı.
'Zaman bize ne söylüyor?'
“Çeyrek asırı, yani rakamla 25 yılımı tamamladım bu duvarlar arasında. En kötüsünü de gördüm, en iyisini de. Bazen daha rahat kitap okumak, dostlara yazmak bir nimettir hapishanede. Düşünüyorum, her şeye rağmen karamsar mıyım? Hayır! Kesinlikle! İstesem de olamıyorum. Çünkü yaşama dair umutlarım çok diri, özgürlüğe dair tutkum çok güçlü, sevgiye dair yüreğim çok aç, sizleri seviyorum, (…) Özgürlüğü çok özledim. Ayaklarımın toprağa basmasını, gece başımın üstünde parlayan yıldızları görmeyi arzuluyorum. Bir sıcak dost gülüşüyle içimi ısıtmayı istiyorum.