Siteye Eklenen Tüm Yazılar
Fax Var!
19 Kasım 2012
Sevgili Adil,
Bu fakstan önce de bir faks göndermiştim. Şimdi de 24.09.2012 tarihli kartına kısaca cevap yazarak duruşmama bir açıklık getirmek istiyorum. İletişim yasağım 15 Kasım itibarıyla 15 Şubat 2013 tarihine kadar kalkmış bulunuyor. İşte bu sevindirici bir haber değil mi?
- Fax Var! hakkında daha fazla oku
- 7 gösterim
Mektuba hemen cevap yazmak zorundayım
Sevgili Adil,
Merhaba,
Nasılsın? Öykü, Tülin, çocuklar nasıllar?
24 Eylül'de postaladığın mektup ve kartı bugün aldım. İki aylık mektup yasağı bugün bitti.
Resul Kocatürk'ten Mektup
Resul KOCATÜRK
E Tipi Cezaevi
GİRESUN
Yasakların Çok Olduğu Bu Dünyada İki Tür İnsan Yaşamaya Başladı
Merhaba Sevgili Adil Okay, İktidarlı uygarlık dünyasında fikirler, göğün altında parıldayan bir kılıçtan daha tehlikelidir, meşru olmayan yönetimler için büyük bir kısmı her zaman tehlikelidir, diğer geriye kalanı ise insana evrenin merkezinde güvenle duran bir gezegeni bile sorgulatır. Tarihsel tüm deneyimler göstermiştir ki düşüncelerden korkan bir yerde toplumsallık ya dağılma noktasına gelmiş ya da karanlık bir cehenneme dönmüş demektir.
Açlık Grevinde Olan 22 Yaşındaki Dilşah'tan
Ahmet Tonak, 11 Kasım 2012 tarihli Birgün Gazete'sindeki köşesinde, açlık grevindeki Dilşah Kocakaya'nın mektubuna yer verdi. Mektubu aynen yayınlıyoruz.
11 Kasım 2012
Ben Dilşah Kocakaya,
Sanırlar ki İnsan Böyle Kopar Yurdundan
Gülazer Akın
M Tipi Cezaevi
A-3 ADIYAMAN
Böyle Bir Sürgünü Bekliyordum
Merhaba
Adil, Tülin ve Öykü arkadaşlar.
Sizi özlemle kucaklıyorum. Tutsakların sürgün furyasından biz de nasibimizi aldık. Hem de nasıl bir nasib! Ülkenin bir ucundan öbür ucuna. Herhalde zarfın üzerindeki adresi görünce şaşırmış olmalısınız. Böyle bir sürgünü bekliyordum ama Karabük benim için sürpriz oldu. Asıl sürpriz ise, temel ihtiyaç olan eşyalarımızın geldiğimiz cezaevinde bırakılıp getirilmemesidir. Nasıl olur deme! Burası Türkiye, Tayyip tipi cumhuriyetin, Tayyip gibi hapishaneleri bunlar da.
28 yıldır hapishanede olan ve tek kişilik hücrede kalan Muzaffer Öztürk’ten mektup var…
21 Ekim 2012
Sevgili Adil,
Merhaba… Kısa mektubunu ve kartı aldım. Çok çok sağolasın. Bu gün de Güney dergisindeki yazını okudum. Çalışmalarınızda başarılar diliyorum. Sadece bu değil, asından ve dergilerden çalışmalarınızı izliyoruz. Bu denli enerji ve çabanız için ayrıca kutluyorum seni.
Ben genellikle (kızına) Öykü’cüğümüze yazdım. Ona yaşamın sevgi dolu yanlarını yansıtmaya çalıştım. Mahpus dünyasının hüznünü görmesin istedim. (…)
Soruların üzerine kısaca kendimden söz edeyim.
'Zorla Müdahale İşkencedir'
1996 ve 2000 yıllarındaki ölüm orucu eylemlerine katılan ve zorla müdahale ile wernicke-korsokaff olan eski mahpuslar, hükümeti ve kamuoyunu uyardı: Zorla müdahalenin sonuçları bizleriz, karşınızdayız. Zorla müdahale işkencedir, sakat bırakmadır, katliamdır.
Etkin Haber Ajansı / 31 Ekim 2012 Çarşamba, 14:59
Cezaevlerinden Yükselen Çığlığa Daha Ne Kadar Kulaklarımızı Kapatacağız?
Hapishaneler İzleme Kurulu'nu oluşturan bileşenlerden KESK, TTB, TİHV, İHD, ÇHD ve TAYAD bugün ortak bir basın toplantısı düzenleyerek, Kurul'un çalışmalarını ve "Hak İhlalleri - 2011" raporunu kamuoyu ile paylaştılar.
Mahsus Mahalden, Mahsus Mektuplar
“Mahsus mahal” olan hapishaneler, devletlerin, dışarıda kendilerine benzetemedikleri muhalifleri çıplak “zor” ve “ikna” yoluyla kendilerine benzetmek istedikleri “ıslah” mekanlarıdır. Zulmün küçük hisseli ortağı her gardiyan “ıslah imza”dır. Özellikle siyasi mahpuslar burada, devlete “rağmen” kendileri kalmak, devlete benzememek için direnirler. Sosyal-toplumsal bir varlık olan insanın bedenini ve zihnini hasar mekanizması olarak tasarlanan hapishaneler, devletlerin kurucu kutsallarından “duvarlardan” örülmüş mikro devlet, mikro toplumdur.
"Mücadele insanları olarak bildiğimiz doğrular üzerinde yürüyoruz, Onlar saklanıyorlar, kaçıyorlar"
Merhaba Adil Arkadaş, Dost;
Kartından sonra gönderdiğin kitapların da ulaştı. Çok teşekkürler. Eşine de kardeşçe sevgiler.
Sanatçılardan ortak tavır: Susarak suç ortağı olmayacağız...
Mersin Sanatçılar Platformu, Mersin Gazeteciler Cemiyeti’nde çeşitli cezaevinde ölüm orucu yapan siyasi mahkumlarla ilgili basın açıklaması yaptı. Susarak suç ortağı olmayacaklarını duyurdu.
Mersin Gazeteciler Cemiyeti’nde bir araya gelen Mersin Sanatçılar Platformu üyesi bir grup sanatçı, 51 gündür 58 cezaevinde açlık grevi yapan 1000’in üzerinde siyasi mahkumla ilgili basın açıklaması düzenlediler. Yakında ölümlerin ve kalıcı sakatlıkların başlayacağını, gelişen bu olaylarla ilgili taraflarının net olduğunu ve suç ortağı olmayacaklarını duyurdular.
Şarkılar ve mektuplar açlık grevleri için buluştu
Yazar Vedat Türkali'nin çağrısıyla Taksim Meydanı'nda oturma eylemi yapan aydın ve sanatçılar, şarkılarını açlık grevindeki tutuklular için seslendirdi. Tutukluların mektuplarını okuyarak, onların sesi, soluğu oldu.
Geçtiğimiz günlerde açlık grevlerinin bitirilmesi için hükümete acil çağrı yapan çok sayıda aydın, yazar ve sanatçı, Taksim Meydanı'nda oturma eylemi yaparak cezaevlerindeki tutsakların mektuplarını okudu.
Açlık Grevindeki İki Kadın Tutsaktan Zeynep ve Züleyha'dan Mektup Var
sizi direnişimizi destekleyerek sesimize ses olmaya çağırıyoruz...
"Ve işte uçurum bize yaşamak... Bir yanımız Sunî bir "Hayat", bir yanımız yaşam süsü verilmiş intiharlar içinde bir hayat-sızlık ve öte yanımız hakikat özlemiyle yanıp tutuşan, yaşamaya ölesiye bağlı bir yaşam mücedelesi. Bu kıyamet-bu direniş Kaf Dağı'nın ardında ya da Feza'de değil ! Yaşadığımız coğrafyada gözümüzün önünde. İşte gözümüzün önünde uçurum derinliği çelişkilerde yiten nice can... "
"50 Günde 18 Kilo Kaybedenler Var"
28 açlık grevcisiyle görüşen CHP heyetinin hazırladığı rapora göre, kilo kaybı 6-18 arasında. Mahpuslarda "mide rahatsızlıkları, kanama, görme ve duyma bozuklukları, yürümede, konuşmada ve sıvı alımında bozukluk" gibi rahatsızlıklar var.
1 Kasım 2012
Kendini yakan hükümlü öldü
İzmir'in Aliağa İlçesi'ndeki Şakran Cezaevi'nde kalan ve 20 gün önce kendisini yakarak intihara kalkışan Musa Yıldız, tedavi gördüğü hastanede öldü.
1 Kasım 2012
'Barış Anneleri' endişeli
Okmeydanı Sibel Yalçın parkında bir çadır. Kesif bir biber gazı kokusu sinmiş durumda çadıra.
51 gündür açlık grevinde bulunan bazı tutuklu ve hükümlülerin anneleri bu çadırda biraraya gelmiş. ''Barış Anneleri'' diye adlandırıyorlar kendilerini.
Çarşamba günü akşam saatlerinde, her zaman olduğundan biraz daha tenha.
Bir önceki gün polisin çadıra biber gazıyla müdahalesi nedeniyle bazı anneler rahatsızlanmış, bu nedenle gelememişler. Üzerinden 24 saatten uzun bir süre geçmiş olmasına karşın çadırda ağır bir gaz kokusu var.
Dinle!
Dinle!
Yoğun bir kuşatmanın içindeyken, kafam o konudan bu konuya atlayıp hepsini anlamaya, çözmeye çalışırken bir bakıyorum ki kayboluvermişim, o konu yığınlarının arasında… Yazmak geliyor içimden; bağırabilmenin metin şekli…
Dinle!
Utancımdan, bir coğrafya hatası olarak doğduğumu düşündüğüm bu topraklarda yaşanan her olay, konu, kavram bulamacı beni daha fazla hasta ediyor. Örneğin kendimi bildim bileli “İnsanlık” kavramının ne kadar sorunlu ve içeriğinin ne kadar yanlış şekilde doldurulmuş olduğunu düşünüyorum.
Dinle!
- Dinle! hakkında daha fazla oku
- 12 gösterim