Güneşten Ördüm
Bolu Hapishanesinden gelen kitap:
Güneşten Ördüm
İletişim:
Hüseyin Yıldırım
F Tipi Hapishane
B1-4-45 Bolu
- Güneşten Ördüm hakkında daha fazla oku
- 7 gösterim
Bolu Hapishanesinden gelen kitap:
Güneşten Ördüm
İletişim:
Hüseyin Yıldırım
F Tipi Hapishane
B1-4-45 Bolu
Yatakta uzanmış okuduğu kitaba ilk sayfasından itibaren hayran olmuştu. Satırlardaki malzemeden çalınmamış, hatta daha cömert olunamayacağını kanıtlamak istercesine kullanılan küfürler çok hoşuna gitmişti. O da dolmuştu son limitine kadar. Kitaptaki kahraman rahatlığını kıskanarak arkadaşlarına, selam verene-vermeyene, alana-almayana, herkese sövmek istiyordu. “Ne küfrediyorsun” diyene tüm literatürdekileri sıralamak ve “daha ister misin” der gibi sırıtmak ne güzel olurdu.
“Bütün Türkiye’de karantina koşulları kaldırılıp normale dönmesine rağmen cezaevlerinde karantina bahane edilerek tecrit uygulanıyor. Bu konuya dair defalarca bakanlığa yazmamıza rağmen bir cevap alamadık. Neredeyse iki yıl oldu bütün haklarımız askıya alındı. “
Şehnaz ŞAHİN. Kadın Kapalı Cezaevi. Gebze/KOCAELİ
Heval Adil Merhaba
Öncelikle iyi olman dileğiyle. Biliyorum epey oldu sana yazmayalı, ama bu korona ve karantina bütün düzenimizi alt üst etti.
Neden yazılır? Yazı yazmanın amacı nedir? Diye sorarsak birçok cevapla karşılaşırız. Yazı yazarak, acılarımızı, sevinçlerimizi, geçmiş, şimdi ve geleceğimizi anlamlandırmaya, tanımlamaya çalışırız. Geçmişimiz olumlu ve olumsuz mesajlarla doludur. Geçmiş mesajları okuyarak geleceğimizi şekillendiririz. Bu noktadan bakınca tarih canlıdır diyebiliriz. Canlı tarihimize ne kadar katkıda bulunabiliyoruz? Hele ki söz konusu Kürt halkı, Kürdistan coğrafyası olunca… Geçmişten gelen sesleri sadece duymak değil, tüm varlığımızla duyumsuyor muyuz?
Merhaba Adil Arkadaş
(…)
Daha evvel sana yazmıştım, eline ulaştı mı bilmiyorum. Kitaplar için teşekkür ederim. Yalnız iki kitap “yasaktır” denilerek verilmedi bana. Öykü ve oyun kitabı hariç diğer ikisini vermediler. Bir şey olmaz, sağlık olsun. Gerçi 5-6 ay evvel bu minvalde bir name yazmıştım size. Muhtemelen ulaşmadı elinize, yoksa cevap verirdiniz nameye.
Buğday ve suydu
Şimdiye dek ekmek
Oysa kaç kurşun sıkıldı,
Kan bulaştı
Ona ulaşmak isteyen çocuklara
En şanslısı sıcacık, mis kokusuyla
Isırırken koca koca
Berkin koşarak, kahkahalarıyla
İçinden geçti.
Arkasından iki fırıncı arkadaşı
Buğday ve suyu bulaştıracakken
Ekmek daha da ağırlaştı.
Gözyaşları, ağıtlar
Kurşunlara ve kana karıştı.
Cizre’nin sokaklarında
Vurulurken çocuklar
Ekmek
Buğday ve su olmayı
Çoktan bıraktı.
Geriye, yüreklerde geçmeyen acılar
Saat kör geceyi vururken,
Hüzünlü bir şarkı yuvalanır dilden öteye.
Açılır şimdi mazilerin vanası aheste aheste.
Ne kadar güzeldi dağların eteğinde dinlediğim kaval sesi.
Ovaların yeşilimsi halısında, kokladığım papatyalar,
Peki ya ay ışığında koştuğum sokaklar
Arşı yaran körpe türkülerim…
Katre katre dökülür suskun gözlere
Özlem nedir? Sıla nedir? Hasret nedir?
Zindan kördür, gecesini şiir aydınlatır
Dökülür işte birkaç dert u cefa
Ne yazık ki işitmez zebani duvarlar
Ağlar dururum. Bu bir itiraf olsun
Asuman, safra niyetine zamanın atıldığı kutucuk kuyudan görebildiğim kadardır. Ufku çalınmış parça pürçük aydınlıkta ateş almaya gelen güneş tez çekilir, gölgeye kesilir dört duvar. Bir yerlerde var, biliyorum; bir yerlerde parıldamayı sürdürmekte güneş. Ne yazık, benden ırak, nasipsizim ondan…
redfotoğraf grubu ve Görülmüştür Kolektifi'nin politik mahpuslarla ortak hazırladığı
ÖZGÜRLÜĞÜN SESİ adlı sergi 9 Eylül- 11 Eylül arasında Köln'de açılıyor.
Köln ve yakınlarında yaşayan takipçilerimize duyurulur
Sergi hakkında bilgi:
KARMA FOTOĞRAF SERGİSİ 50 MAHPUS 50 FOTOĞRAFÇI
Hücreye konulan avukat Çiçek: “En azından kaldığım odada su vardı, onu verin dedim. Onu da getirmediler. Hücreye konulduktan 5 saat sonra su ve plastik kaşıkla tabldot yemek verildi. Çatal, bıçak istediğimde ‘Kaşıkla ye’ cevabını aldım.”
9 Ağustos 2021 - İstanbul - BİA Haber Merkezi
ÇHD davasında 9 yıl hapse mahkum edilen avukat Aycan Çiçek, Düzce Cezaevinden nakledildiği Kocaeli Cezaevinde yaşadıklarını yazdı.