Şiir

SESSİZ VE SENSİZ

SESSİZ VE SENSİZ

Nice Babiller yıkıldı

Sensiz yüreğimde

Açmaz oldu güller

Gönlümün Asma Bahçeleri’nde

 

Bürünürken hüzne

Mateminden

tersine açar oldu laleler

Ülkemin dağlarında

 

Doğmaz oldu Simurg

küllerinden artık

dalgalanmaz oldu kanatlarım

rüzgarıyla yüce dağlarımın

 

Oysaki

hüzünlü bir vedaydı

yalnızca senden payıma düşen

öylece

Sessiz ve sensiz…

 

Murat ORTAÇ

Yolculuk

YOLCULUK

“Musa-yla yola çıktığımızda

Mısır ağladı ardımız sıra

Aten güldü deli dolu

devrimci bir edayla

 

Kadeş-te iki kardeş çobandık

baş başa verdik

ne olacak bu dünyanın hali

dedik

tartıştık

 

o taş dedi

ben toprak

 o tanrı dedi

ben yaprak

araya Yehova girmeseydi

el bombalarının çekilmişti pimi

 

anlaştık sonunda

volkan tanrısının huzurunda

kurbanı, töreni yasakladık

-ki o zaman

TARSUS HAPİSHANESİNDEN GELEN İKİ ŞİİR: "HAYATIN TAŞLI PATİKASI VE YÜZLEŞMEK"

HAYATIN TAŞLI PATİKASI

Düşmesini unutan cemrelerin buzdan soluğu

Hissediliyorsa baharda

Bırak izlerini hayatın taşlı patikasında

Yeşillenecek elbet ağaçlar da…

YÜZLEŞ

Aşılmaz denen yedi derin vadiyi arkanda bıraksan da

Kırk kapıya kırk kilit vursan da

Sis olur

Nefes olur

Ses olur

Gelir bulur seni sakınılan

İyisi mi yüzleş korkularınla

Unutma ama

Sarıp sarmalanırsan serazatça

Seni yürüten can zifiri ışığa boğar…

Ayhan KAVAK

Dört Duvar Beton

ÖLÜM BU GECE

Toprağın altında hiç beklemeyen

o derinlikten sessiz ve sinsice

süzüldü

bu şehre

Yarını karşılamaya hazırlanan nice

umutlu yürek donup kaldı sessizce

Gece vardiyasından dönen yorgun

işçiler

Çayları yarım kalacaktı uyuyanlar

Bir daha sabahı görmeyeceklerdi

Susan çocuklar bir daha ağlamayacaktı

Geceye

sığınan

firari aşklar yıkıntılar arasında

Kaybolup gün ağaracak Azrail’den

Arta

kalanlar umutla ellerini uzatacak

Yıkıntılar arasında her yitirilen

SENİ GÖRMEK

SENİ GÖRMEK

Gecenin koynuna dolan gözlerin

karanlığın uçurumunda

aşkın arzını sırtlamış

nehirleri semirten sensin

 

Çoğalan ve biriken zamanda

aşka ilah diye tapan sensin

suskunun gölgesinde dinlenirken

tanıdım seni

 

Başkalarında lilavlar akıttım

sonra sanal zamanlarda

gecenin koynunda taradım saçlarını

kıvrımına da korkularımı zulaladım

 

Ürkek ve tedirgin yüreğime fısıldayan

ceylan bakışlarını yakaladığımda

sen umudun terkisinde

10 Ekim şehitlerine

10 Ekim şehitlerine

KARA

Açılmıştır bir kere

Karanlığın kapısı

Daha da kararır

                        Ankara’nın karası

Bir sabah

Bir bulut gelsin

Bir yağmur yağsın

Güzel gözlü çocuklar

            doldursun okul sıralarını

Simitçiler bağırsın

            taze simit diye