Mustafa Korkmaz'dan Mektup Var

Sevgili Adil,

Kitaplarınızı aldım, teşekkür ederim. “12 Eylül ve Filistin Günlüğü” kitabınızı gelir gelmez hemen okudum, deyim yerindeyse nefes nefese okudum. Beğendim, güzel yazmışsınız. Daha doğrusu, günlüğü nesnel, gerçekçi ve tarafsız bir bakış açısıyla tutmuşsunuz. Okurken üzüldüm, heyecanlandım.

İbrahim Şahin'den Mektup Var

Sevgili Adil can merhaba.

Umuyorum iyisindir. Gönderdiğin sanat broşürlerindeki resimlerden ve haberlerden anladığım kadarıyla da iyisin. Aldığın ödül için ben de seni tebrik ediyorum, tüm içtenliğimle paylaşıyorum sevincini.

Sana yazmak için geciktim. Çünkü mektup cezaları, ara ardı ardına geliyor. İki ayrı mektup cezası arasında sana biriken mektupları veriyorlar; aynı esnada mektup verebiliyorsun. Dolayısıyla da o an gelen mektuplara cevap veremiyor, bunu cezanın bitişinde yapabiliyorsun.

Bu nedenden dolayı da sana ancak şimdi yazabiliyorum.

Halil Gündoğan'dan Mektup Var: "Duyarlılığını yitirmeyen dostlara sahip olmak güzel"

30.09.2012

Değerli Dost Merhaba.

Umuyorum ki hep birlikte iyisinizdir. Sevgi ve dostlukla sıkıca kucaklıyorum her birinizi.

Göndermiş olduğun kartı 24 Eylül’de aldım. 2+1 aylık, üst üste bindirilmiş mektup yasağı vardı. 23 Eylül’de bitti. Sırada yenileri de var elbet, ancak henüz kesinleşmemiş olduklarından, uygulamaya sokulması bir sonraki yıla sarkar gibi.

Nihat Konak'tan Mektup

4 Ekim 2012

Merhaba Adil;

Sevgili arkadaşım, gönderdiklerini aldım. Kart dışında öykünün bir fotoğrafı, çizimi ve senin çekmiş olduğun martılı mavi gökyüzü vardı zarfın içinde. Gazete ve dergiler üzerinden sizi izliyorum. Oradan da yoğun olduğunu çıkartmak mümkün. Öykü nasıl, gönderdiğin fotoğraf eski galiba. Daha büyük olması gerekiyor diye düşündüm.

Cuma Özkan'dan Mektup

4 Ekim 2012

Adil Yoldaş Merhaba,

Bu resimde dikkatini çekecek Şehriban'ın ceketinin omuzlarından sular damlıyor. Bir İlkbahar yağmurunun altında bekletilmişlerdi. Görüş gününde, içerde sırılsıklam halini görünce, çocuğa çok acıdım. Okuldan çıkmış, koşa-koşa görüş yerine ulaşmış. İçeriye alınması saatler sonra olmuş. Bu arada yağmurda ıslanmak onların "kaderi" olmuş.

Sevgilerimle

Cuma ÖZKAN
H Tipi Cezaevi G-8
G.Antep

Hasan Gülbahar'dan Mektup Var

Sevgili Adil, bir taraftan işte böyle gözümüz dışarda. Aslında gönlümüzde. Geçen aylarda 3. Yargı Paketi ile üç arkadaşı tahliye ettiler. Şimdi 7 kişiyiz. Sadece birkaç arkadaşın birkaç yıllık cezaları var. Diğerlerimiz ağır mahpus durumunda. Uzun yıllardır yatanlarız. Benim için de şu 12 Eylül yargılamalarının geçersiz kılınması yasalaşırsa bir çıkış gerçekleşebilir. Öneriyi AKP milletvekili vermiş, şu katliamcı faşistlerin tahliyesini sağlayan yasayı hazırlayan Manisa Milletvekili. Ortalık Suriye için bu denli karışık olmasaydı bu ay 4.Yargı Paketi ile birlikte ele alınacaktı.

Barış Önal ve İlhan Kaya'nın Mektubu

Merhaba Cansel Abla

Seni ve tüm aileni, Spartaküslerden, Bedreddinlerden, Mahirlerden aldığı bayrağı yere düşürmeyen bugünün ve yarının kahramanları olan devrimcilerin en derin ve coşkun duygularıyla selamlıyoruz.

Yarattığın değer öyle bir emeğin ürünü ve öylesine güzel ki onu düşünmek sanki bu dünyada açmış en güzel çiçeği koklamak, tarihin en parlak sayfalarında soluksuz okunan cümlelere kendi gözlerinle bakmak, tanık olmak gibi.

12 Eylül'de Açlık Grevine Başlayan Sakıp Hazman'dan Mektup

İLK 12 Eylül 1980'de Siverek'te, 15 yaşında bir çocuktum. Ama hiç unutmam, sabah uyandığımızda evimizin üstü asker doluydu.

(...)

İKİNCİ 12 Eylül ise 1992'deydi. Bir gece vakti, polis baskınıyla gözaltına alınmıştım.

(...)

İşte ÜÇÜNCÜ 12 Eylül'de de açlık grevime başladım.

Sevgili Adil, merhaba.

Öncelikle iyi olmanızı diliyor, şahsında tüm güzel Okay ailesine sevgilerimi yolluyorum. Tabi güzel Öykü'ye çok çok özel selamlarımızı iletiyorum.

Gülazer Akın'dan Mektup Var

Doğru çocuğum yok biz nerdeyse çocuktuk içeri alındığımızda içerdekilerin bir çoğu duvarlara baka baka büyüdüler ve olgunlaştılar. Duvarlar çürüdükçe biz olgunlaştık. Sonra duvarlar yaşlanıp sıvanmaya bizde beyazlaşmış saçlarımızı boyatarak beyazları yalanlamaya başladık. Gelip baksanız çoğumuz hala çıkıp geldiğimiz çocuksu zamanımızı yaşıyor… Bizim kendi çocuklarımız yok biz içeri girdiğimizde kundaktaki kardeşimiz, yeğenimiz şimdi koca insan oldular. Bizler sadece bu olanları zindanının küçük penceresinden izliyorduk.

Cuma Özkan'dan Mektup : "Biliyoruz Devlet Bizi Teslim Alamadı Onun İçin Bizi Hapishanelerde Çürüterek Yok Etmek İstiyor"

Bir gün halklarımızla birlikte özgürleşeceğimize inanıyoruz. Sosyalist bir dünya mümkündür. Halkların eşit, özgür ve demokratik bir yaşamı için insan her şeyini ortaya koyacak gücü vardır. Bugünkü dünyanın içinde bulunduğu çürüme görülüyor ve yaşanıyor. Her şey çok somuttur. Dolayısıyla Alternatif bir toplumda, dünyada yaşamak mümkündür. Bu inanç bende güçlüdür.

12 Eylül 2012

Değerli Dost Heval Adil, merhaba.

Muzaffer Tansu'dan "Karanlığın İçinde Aydınlık Yüzler" Değerlendirmesi

Adil hocam,

Gönderdiğiniz kitapları aldığımı  bir önceki mektubumda belirtmiştim. Ütopya yayınevinden gelen “KARANLIĞIN İÇİNDE AYDINLIK YÜZLER – ÖLÜLERİMİZ KONUŞUYOR” isimli tiyatro oyununuz hakkındaki yorumlarımı – eleştirilerimi iletiyorum.

Renkli ve çok yönlü kişiliğiniz edebi çalışmalarınızda da kendini göstermiş. Şiirden, anıya, romandan öyküye çok geniş bir yelpazede yazmak ve her birinde başarıyı tescillendirmek kolay olmasa gerek.

Muzaffer Tansu'dan Mektup Var

11/04/2012

Merhaba Adil Bey

Kitaplarınızı aldım. Hoş bir sürpriz oldu. Ne kadar düşüncelisiniz! Gerçekten çok teşekkür ederim. Ancak sizin kuşağınızdan beklenen hümanist ve sağduyulu bir yaklaşım.
 

Kitaplarınız elime geçen hafta ulaştı. “Haykırış” ve “Tekel İşçisi Bir Kadının Uyanışı” 'nı bir solukta okudum. “12 Eylül ve Filistin Günlüğü”'nü ise en sona bıraktım.

Metin Aydemir'den Mektup Var!

Merhaba Adil Abi....

Yollamış olduğum gravür çalışmalarımı beğenmiş olmanız beni mutlu etti. Sizler gibi değerlerin beğenisi bize moral oldu. Evet yaptığımız yaklaşık 50 adet tablom var ama sergileyecek yer bulamıyoruz. Gelirlerin yarısını mapus ailelerin derneğine bağışlamak şartıyla sergileyecek yer bulamadık.

Ben Öykü’nün resmini göndermenizi isterdim, gravürle tablo yapıp ona sürpriz yapacaktım. Ama yine aynı sözümü tekrarlayayım. Hatta daha da öteye gideyim. Hepiniz ailece A-4 kağıdın büyüklüğünde bir resim yollayın gravür çalışmamla yaparım. Artık karar sizin.

M. Zeki Deniz'den Yeni Mektup!

6 Eylül 2012

Sevgili Adil,

İçtenlikle merhaba! Dilerim ki her açıdan iyisin, iyisiniz. Bizler de iyi olmaya çalışıyoruz. Siyasi gündem oldukça sıcak ve hareketli. Takip etmeye çalışıyoruz. Faşist zihniyetli iktidar, bu coğrafyada yaşayan özelde Kürtler ve tüm halklar için en sinsi ve en tehlikeli oyunlar oynanmaktan geri kalmamaktadır. Cumhuriyet tarihinde böylesi tehlikeli bir iktidar başa gelmemiştir dersek yeridir.

Özgür an'larla özgürlüğe!

Çocukken okullar kapanır kapanmaz on sekiz saatlik yolculukla Ankara’dan Hopa’ya giderdik. Bizim için Hopa özgürlük demekti. Okulların tatil olmasının etkisi vardı bunda tabii ama daha çok da Karadeniz doğasının, dağları, dereleri ve en çok da denizinin sağladığı özgürlüktü bu. Saatler süren yolculuğu çekilir kılan da bu özgür günlerin tadıydı. Göçlerle çeşitli illere dağılmış bütün kuzenler, yazları bir araya gelirdik.

Yüce İsis Aşkına!


İşkenceye uğramış gibiyim. Tecavüz etmişler sanki. Falakadan geçirdiklerini hissediyorum, Filistin askısından sonra… Kemiklerim kırılana kadar dövülmüşüm. Önce sırılsıklam edip, sonra sopalarla defalarca vurmuşlar!

*

80’leri, 90’ları kitaplardan, gazetelerden okumuş bir kuşaktan geliyorum. O dönemlerde yaşanan hak ihlallerini, işkenceleri, infazları, akıl almaz hukuksuzlukları hep dinledik, birebir yaşayanlardan. Öykülerini okuduk, filmlerini izledik.