Ümüş Eylül Dergisini tek kişilik hücrede hazırlayan Hasan Şahingöz
HASAN ŞAHİNGÖZ
1 NOLU F TİPİ CEZAEVİ
CT 55 TEKİRDAĞ
HASAN ŞAHİNGÖZ
1 NOLU F TİPİ CEZAEVİ
CT 55 TEKİRDAĞ
Merhaba Berdan Arkadaş
Yürekten kucak dolusu selamlar, sevgiler, saygılar dilerim her zaman ki gibi. Sağlığın ve moralin yerindedir bizlerde iyi sayılırız.
Degerli Berdan Arkdaş gönderdiğin yürekten sıcak satırlarını aldık,eline ve emeğine sağlık.Çizimlerim sağlam sana ulaşmasına sevindim. Karakalem çizimleriyle beraber Mehmet hewalin mektubuna 1 mayıs kartı çizmiştim umarım çizim sağlam ulaşmıştır.Zira bazılarına yasak getirildi.
RESUL KOCATÜRK’ün sevdalısı da mahpustu
“Yok be ustam fırsat bulamadık ki çocuk yapalım! Ben bir şehirde yarim bir şehirde, ben bir dağda yarim bir dağda, ben bir mahpusta yarim bir mahpusta, ben dışarıda yarim içeride, yarim dışarıda ben içeride derken fırsatımız olmadı!”
Sevgili Adil Merhaba;
10.05.2013
Merhaba Adil Okay
Öncelikle sizleri sıkıca kucaklayarak başlayayım. Umuyorum iyisinizdir. Ben, bizler de iyiyiz.
Mehmet Gök, 12 Eylül darbesinden sonra Fransa’da mülteci olmuş. Daha sonra 1994’te ülkeye dönmüş ve yakalanmış. Müebbet hapse mahkum olmuş. Gök tam 26 yıldır çocuklarıyla iletişim kuramamış. Seslerini bile duyamamış. Paris’e “Görülmüştür- Mahpus resimleri” sergisini götürdüğümüzde bu konuda araştırma yaptık, çocukların Fransa’nın Nantes kentinde yaşadıklarını öğrendik. Ama ne yazık ki bu bilgiyi teyit edemedik, onlara da ulaşamadık. Gök, verdiğimiz kısa bilgiden heyecanlandığını şöyle ifade etmişti: “Değerli dost Adil, merhaba, Fransa’dan yolladığın kartını aldım.
2 Mayıs 2013
Ucu ateşli oklar gibiydi yağmur
gözlerini unutmadım
her yanım talan
kal dersen
biraz geç ölürüm
Sevgili Adil can merhaba
Sana selamlarımı ve sevgilerimi gönderiyor tüm içtenliğimle, dostlukla sarıyorum seni.
Sevgili Adil merhaba,
Gönderdiğin yeni kitabını aldım, çok teşekkür ediyorum. Yaşadığımız sürgün nedeniyle daha önce gönderdiğim mektubumun eline ulaşıp ulaşmadığı tereddüdünü yaşarken, kitabı elimde buldum. Güzel bir sürpriz oldu, bundan son derece sevinç duyduğumu söylemeliyim.
Kitabın içeriği ve biçimi hakkında muhakkak ki bir çok şey söylenecek ve bir çok yorum da yapılacaktır, yapılmalıdır da. En azından hitap ettiği duyarlı kesimler içinde ilgi gösterme bağlamında bir karşılığı olacaktır düşüncesindeyim.
9 Nisan 2013 - Salı
Sevgili Öykü, Tülin ve Adil Merhaba!
Sevgili Adil. Nasılsın diye sormama fırsat vermeyecek kadar, sık yazdığın için sormuyorum :)
Kartını geçtiğimiz hafta almıştım; “yayında yardımcı olamasam da, değerlendiririm” diye not düşmüştün. Nasıl sevindimmm!
Ben pek bu işleri , ortamı anlamam, dışarıdan çok uzun süredir kopuğum. O nedenle sen taşra demişsin Mersin'e ne bilirim ki! Ama bugün senden bir faks ve kart aldım, sol yumruğumu kaldırdım, “İşte bu! İşte bu!” dedim.
Sevgili Adil Arkadaşım merhaba;
Baharın gelişiyle birlikte küçük penceremizden sızarak ve süzülerek bizlere ulaşıp mis kokularıyla kendi bedenimizin damarlarına yerleşerek ve verdiği ruhla en derin duygularımla sizleri selam, saygı ve sevgilerimi iletiyor, yaşam ve çalışmalarınızda başarılar diliyorum.
Tekirdağ 2 No’lu F tipi hapishane eğitim kurulu 14. Ocak 2013 tarihinde bir karar aldı ve kitap ve dergilerimizi 10 adet ile sınırladı.
Sevgili Adil;
12 Mart tarihli kartını aldım. İçinde, sevgi ve dostluk harmanlandığını söylemeye gerek yok. Yoğun gündem arasında bu tarafa bakmaktan da ayrılmıyorsun. Çok sağol. Bu çalışmaların güzel günlere vesile olsun.
18.03.2013 Pazartesi
Merhaba Sevgili Adil Arkadaşım
İyi olmanız umuduyla en derin duygularımla selam, saygı ve sevgilerimi iletirken özgürlüğün, barışın, baharın gelişini müjdeleyen Newroz Bayramı'nızı en derin duygularımla kutluyor ve tüm insanlığa barış kardeşlik ve huzuru getirmesini diliyorum.
ROZA'DAN MEKTUP
Darbeler ve barışa şahitlik eden bir eylül gününde, henüz ailemin göçe zorlanmadığı Silvan topraklarında bir Kürt ve kadın olarak dünyaya geldim.
Yaşamla daha güçlü mücadele etmem gerekeceğinden olsa gerek, Roza adını almışım.Yaşamla tanıştıkça, adımı kimden miras kaldığını öğrenmem beni Rosa LUXEMBURG ve arkadaşlarının açtığı yolda yürümeye ve yeni yollar keşfetmeye yöneltti.
Sevgili Adil Abi merhaba,
Sevgili Adil, kartını alır almaz annelere yazdım ama ne yaptılar bilmiyorum. Adresini de verdim, iç posta ile ulaşabileceğim analara senin çalışmanı anlattım. Yazıp yazmadıklarını bilmiyorum. Buraya Batman, Diyarbakır'dan gelen anaların bir ikisi tahliye oldu. KESK'li anneler ve sürgün gelen anneler kalmıştı. Onlar çok zorlanıyorlar, dil sorunu yaşıyorlar. Ziyarete gelen giden olmuyor. Burası uzak, maddi manevi yoruyor onları. İyi olan arkadaşlar ilgilenmeye çalışıyor, boş bırakmıyorlar. Bir de perhiz dönemiydi senin kartlarının geldiği süreç, o nedenle yürekleri çok duygu doluydu.
Ülkemizde aydın, sanatçı, öğrenci, devrimci demokrat ne kadar insan varsa çeşitli gerekçelerle tutuklanıp F tipi cezaevlerine konuyor birer birer.
Bugün artık bununla da yetinmeyip hapishanelere attıkları kişilerin bilgiye ulaşımını da engellemeye çalışıyorlar.
(...)
Kitaplarımıza karşı olan hazımsızlığın son bulması için duyarlı olacağınızı ümit ediyor, çalışmalarınızda başarılar diliyorum.
Veli Özdemir
Tekirdağ 1 No'lu F Tipi Hapishane
C – 87 Tekirdağ
Tarihin kanlı ve karanlık sayfaları, sıcaklığı bugüne varan görkemli ateşlerin izini taşıyor. O sayfaları nasırlı eller çevirdiğinden beri bize ait gözlerin, koca ellerin, güneşte kavrulmuş tenlerin ışıltısı vuruyor bilincimize. 21 Mart insanlığın doğa ile birlikte ayaklandığı gün! Demirci Kawa, ocağındaki ateşi dağlara taşırdığında arkasından bir halk yürüdü. Zulmün adı Dehaq'tı. Ve Dehaq karanlığa gömüldü.
(...)
T.C.
Merhaba sevgili Öykü, sana mektup yazmaya niyetlendiğimde aldım elime kalemi, ilk iki harfi yazdım: T.C… Her zaman bize mecbur edilen iki harf. Sen de gör nasıl bir psikoloji içinde olduğumuzu diye silmedim. Çünkü yazdığımız dilekçenin olmazsa olmazıydı bu nedenle bilinç altımıza yerleşmiş. Bazen ailemize bile yazdığımız mektupta aynı şey olur.