Makale

İşkencenin hafızası

Haftasonu Adana’da polisin icraatlarını hep birlikte izledik, şiddet görüntülerine haklı olarak tepkiler yükseldi. Öyle ki, Emniyet’in kendisi bile “orantısızlığı” kabullenmek durumunda kaldı.

Olup bitenle ilgili en isabetli yorumu sosyal medyada gördüm: “Solcuya vurur gibi vuruyorlar.”

İçerideki şair ve yazarlar ne diyor?

Ortaya çıkması için çok büyük emek verilmiş olan ‘Firari Yazılar’ isimli bu güzel çalışmanın, bu tür sorunların aşılmasında da bir vesile olmasını diliyor, gazetemizin tüm okurlarına kitabı edinip, okumalarını tavsiye ediyorum

Dr. Ayhan Kavak ve Adil Okay’ın büyük bir emekle hazırladıkları “Firari Yazılar” isimli eseri büyük bir ilgiyle okudum. Klaros Yayınları’ndan çıkan bu değerli kitaba emeği geçen herkese ayrı ayrı teşekkür ediyorum.

Bartın’dan görülmüştür mühürlü mektup

Sercan Zorba’yı dudaklarını diktiği görüntüleriyle haberlerden tanımıştım. Çünkü o zaman bulunduğu Tekirdağ 2 Nolu T Tipi Cezaevinde çıplak aramaya maruz bırakılmış ardından ağır işkencelere maruz kalmıştı. O da bunu protesto etmek için ağzını/dudaklarını dikerek ölüm orucuna girmişti. Ailesinin ısrarlı ilgisi sayesinde hayatta kalabilen Sercan Zorba’ya yaşatılan bu durumdan dolayı, 6 ay içinde 3 Cezaevi değiştirme zorunda bırakılmıştı…

Mehmet Hanefi Bilgin’in katledildiği hapishaneden Ali Gülmez ve Erol Zavar’ın canlı sesleri!

“Biraz önce Bolu F Tipi’nden Ali Gülmez’le görüştük, telefonla. On dakikacık! ‘Patır patır ceset çıkarıyorlar, buradan da gitti yine biri, Mehmet Hanif Bilgin duydunuz mu?’ dedi.

Kalp krizinden! Tedavi edilemeyerek! Bile bile! Tahliyesine 5 ay kala! 29,5 yıldır içeride! Bolu F Tipin’de!

Birlikte ses çıkarmazsak...

Cezaevlerinden gelen mektuplar çoğaldıkça çoğalıyor, Türk Tabipleri Birliğine gönderilen ve adımla yazılmış olanlar bir yana zaten çok sayıda mektubu okuyup kurumsal olarak yanıtlamaya çalışırken, Türkiye İnsan Hakları Vakfı ve Evrensel Gazetesi aracılığıyla gönderilenler de birikiyor durmadan. Her birinde bir yandan yaptığım hak mücadelesine atıfla güç dileyenlere buradan teşekkür etmeliyim.

Firari Yazılar: Tutsak yazmaya başladığında duvarlar görünmez olur

*Zafer Kıraç [email protected] 

Selahattin Demirtaş: "Ben yazarken cezaevinde olduğumu unutuyorum ancak başka bir yerde olduğumu da hayal etmiyorum. Sadece kâğıt, kalem ve ben varız o esnada."

"Firari Yazılar" kitabı biri mahpus iki yazar insanın oldukça zorlu, çok iyi planlanmış bir çalışmasının ürünü. "Hapishanede doğan eserler" demeyi tercih ediyorlar "hapishane edebiyatı" demek yerine, kitap bu tartışmaları da merkezine alıyor pek çok konuyu olduğu gibi.