BÖĞÜRTLEN ZAMANI- ROMAN- YAZAN: MURAT TÜRK- BOLU F TİPİ CEZAEVİ
gorulmustur tarafından Ct, 05/01/2013 - 00:32 tarihinde gönderildiAd: Böğürtlen Zamanı
Yazar: Murat Türk
Yayınevi: Aram
Tür: Roman
Ad: Böğürtlen Zamanı
Yazar: Murat Türk
Yayınevi: Aram
Tür: Roman
Tekirdağ Cezaevinde devrimci tutsaklar tarafından elle yazılıp mektupla dağıtılan 3 aylık Kültür Sanat Dergisi ÜMÜŞ EYLÜL'ün Ocak-Şubat-Mart 6. Sayısı online dergi olarak yayında: HASAN ŞAHİNGÖZ VE ARKADAŞLARI TARAFINDAN CEZAEVİNDE ELLE HAZIRLANAN DERGİ ALİ ZİYA ÇAMUR TARAFINDAN E-DERGİ HALİNE GETİRİLMİŞTİR.
![]() |
Yasadışı bir örgütün yöneticisi olduğu gerekçesiyle 1984 yılında yakalanan Halil Gündoğan (solda), yattığı Metris Cezaevi'nden dört yıl sonra kaçtı. |
Benim Değerli Yeğenim Dağ Yürekli Öykü Can'a,
Kucaklar, gözlerinden öper, selamlarımı ve sevgilerimi, can-ı gönülden diler, arkadaşların İlya ve Katya'ya da çok selam ederim. Yazdığın o güzel kartları ve fotoğrafları aldığımda çok çok sevindim. Ve hemen Can yeğenime ulaşmak için bu satırları yazmaya koyuldum. Biliyor musun, dün gece rüyamda seni gördüm ve yaşadığın macera gözlerimin önünde belirdi. Belki sen daha iyi bilirsin ama ben yine de sana yazmalıyım diye düşündüm.
Edinmek için aşağıdaki bilgileri kullanabilirsiniz:
İrtibat Telefonları: 0543 965 80 77
e-posta: [email protected]
Baskı: AKADEMİ Basın Yayın Davutpaşa cd. Güven Sanayi Sitesi C Blok No:230 Topkapı/İSTANBUL
Küçük kızın cam kavanozda beslediği bir Japon balığı vardı. Minik turuncu bir balık... Ne yazık ki Japon balıkları uzun ömürlü değiller. Bu küçük balık fazla yaşamazdı. Bir sabah suyun içinde yan dönmüş bulunurdu.
Merhaba! Bafra/ Samsun
Pusuda bekleyen
Apansız ölümlerdi tarih.
Ve artık yaşam
sorgulanmaktadır, Zulmü
sorgulamaktır.
Sofradan çalınan ekmeği,
unutulmuş gülüşleri
ve kahbe ölümleri.
Artık direnmektir.
Artık isyandır.
Yaşamın tek adı..! (…)
Devrim Kayalı
Edinmek için aşağıdaki bilgileri kullanabilirsiniz:
İrtibat Telefonları: 0543 965 80 77
e-posta: [email protected]
Baskı: AKADEMİ Basın Yayın Davutpaşa cd. Güven Sanayi Sitesi C Blok No:230 Topkapı/İSTANBUL
Mahsus Mahal’in 19. sayısı çıktı dergiye ulaşmak için tıklayın…
Güneş köreliyor
bulutların arasında
ışığa hasret ölüyor
kelebekler
Umuda (…) ışık
Yüreğim örseliyor
yağmurlu mevsimleri
yağmurla emzirilir
mavi çiçekler
Yarının ışığında
düşüm şafağa dayanır
hülyasındayım sevdanın
şafağın dudağıyla
türkü söyleyin
çocuklar
Dağlarda çiçekler açsın
kanatlansın mavi
kelebekler
Öykü'nün
gözlerinde yüzüyorum
gözlerindeki aydınlık
karanlığı öğütür
bakışları eladır
yalan söylemez
Gözlerin dünyanın
ağırlığında buğulanmış
düşündeki cenneti
görebiliyorum.
Leylak kokusu
sinmiş havaya
güneşin mor gözlerinden
bir buse alarak
menekşe tarlasına
umut ekeceğiz.
(Azad) Mehmet Yamaç
henüz bitmedi bu şiir
neden gidiyorsun
yağmur yağmur ağlarken kalemin
beni hüzün aldı
beni keder...
kırgın ve yaralı kaldı imgelerin, ah...
dön çocuk
aşktan, siirden kokuyor gecenin
dolunay bir garip titreşir
suyun teninde
bütün kızlar sarhoş
saçı başı dağınık en mahrem sırlarım
kibrit çaksan
fitil fitil tutuşur, ah...
dön çocuk
biraz yardan
biraz senden konuşuruz
dönenlere küfreder
kavga ederiz
umudu
güzelliği yol eyler
yardan da serden de geçeriz
meydanlar gidenleri özlüyor
gel çocuk, gel...
olmazsa eğer
birlikte ölürüz!
Turan Demir
Kırıkkale F Tipi
Yüksek Güvenlik Kapalı C.İ.K
Düşlerini ıslatan yağmurlar,
Ömrümüze inen ayışığı,
Saçlarına taktığın yıldız buketi...
Hepsi burada!
Hey badem gözlü kız,
Sen neredesin?
Bak dağlı çocuklar tutuşmuşlar.
Sen de gelmez misin?
Bu sabah erken uyandım,
Ve “Zülfü kaküllerin amber misali”yi
dinledim.
Ayak izlerimi siliyorum bu geceden,
Ve yoldaşlarımın divanına
bağdaş kuruyorum.
Resmini şafağa astım,
Papatyalar toplayıp sana sundum.
10.08.2012
Zeki Deniz
F Tipi Hapishane
B1-4/46
Bolu
ÖYKÜLENME
Sıcak ekmek
Ve taze düş aldım sana
Biri emek
Ve ateş kokulu
Biri haylaz mı haylaz
Biri kavruk yüzlü
İşçi yoksulu
Biri uslanmaz mı uslanmaz
Sıcak ekmek
Ve taze düş aldım sana
Biri açlığımı fısıldar
Diğeri ise en zifiri gecede
Yıldızlar düşürür aklıma
Ozan Veli
(Adres: Resul Sarıgül F1 cezaevi. C.31. Hacılar− Kırıkkale)
Kocaman Yürekli Çocuklar
Serkan Kaya
Varoşların asi çocukları
Gözlerinde inanç sevgi ve umut
Yaşanacak bir dünya şiarıyla
Sarıldılar yaşama
Çetin yollar bekle onları
Bir ellerinde kitap
Diğerinde parke taşı
Ve kocaman yürekleri
Serkan Kaya
1 nolu F tipi hapishane
3−1−6−52 Sincan/ Ankara
Çocuklar Birer Yıldız
Kamil Turanlıoğlu
Gökyüzü özgürlük mavisi
Çocuklar birer yıldız
Koşuyorlar çıplak ayaklarla
Özgürlüğe
Maviye…
KAMİL TURANLIOĞLU
1 nolu F tipi hapishane
3−1−6−52 Sincan/ Ankara
AY IŞIĞI SOLUMALARI
Sinan Bülbül
Sevgilim
Yaşama nereden başlasam
Orada senden çoğalıyorum
Bu tutsak dilimi karartmalı gecelerde
Gözlerine düşmek istiyorum
Sevgilim
Bizim diyarlarda sevmek ölüm
Sevda intihar
Yarenlerin aşklarına kan karışır
Aşk tutsak düşer aşiretlerin sürek avcılarına
Sevgilim
Bu bir ayrılık mektubu değil
Zamansız vedalar korkunun esiri
Yeni ortaçağa uyarlanmış eski bir masalım
Her şey bir belki’den ibaret
Alışamadım
Her gece korkunun kollarında
sensiz uyumaya
Bizim buralarda
İnsan hissettiği kadar aşıktır derler
Kendimi kendime sorduğum soluk günlerde
Deliliğin cesareti dik tutuyor beni,
Hayır F tiplerinin duvarlarına
Gömülmesin umutlarım
Özlemim çiçek açsın kucağında
Sevgilim
Bana gelirken
Teninde uyuttuğun
Terinle beslediğin
Bir avuç toprak getir
Bir avuç yağmur
İyisin değil mi…
Sinan Bülbül
F TİPİ CEZAEVİ. C.İ.K. 34. ODA MUŞ
Aşka zaman ayırmalı
İbrahim Şahin
Uykularımdaki geceyi sildim
Düşleri gözlerimden
Sil yaşlarını
Bak kaç zaman oldu
Gözlerinsiz yaşıyorum
Ne zaman fark ettiysem
Hırçın bir sevdaya düştüğümü
Ve anamın gözyaşlarını
Akdeniz’den taşıdığını
Anladım ki bütün nehirlere
Bu kentin yalnızlığı düşmeyecek
Seni seviyorum diye
Kıskanıyor beni akşamlar
Ey sabahın kızı
Beni onların ellerine
(Beni gecelerin karanlığına)
Bırakma
Gel tut ellerimden
Beni yollara çıkar
(Yollarım tükenmesin)
İbrahim Şahin
1 NO LU F TİPİ CEZAEVİ
P.K.50 A−5−14
İZMİT − KOCAELİ
ÜŞÜTEN DÜŞLER
Gecenin düşler üşüten bir vaktinde,
tüm şehir uyurken,
çok uzak diyarlardan
bir selam alıyorum sımsıcak.
Düşünülüp de yazılamayan sözler
geçiyor gözlerimin önünden bir bir.
Sonun getiremediğim şiirimse
hala aynı yerde...
Yangın büyüyor,
ismini hatırlamakta zorlandığım
bir enstrümanın yanık melodisi doldurur odayı.
Ses yoktu, ten çiçeksiz, oyun büyük.
Gölgesiz giden, genç benizli,
dudakları aydın, salkım salkım,
rüzgâr kokusu taşıyanlar...
kim ne derse desin,
lekelidir buralarda topraklar.
Haber salın, pusudan çıktı kanla nakışlanmış
bu topraklar.
Yarın geç olmasın diye,
kayıp yanımı şiirle ıslatıyorum.
Ve konuğu oluyorum soğuk toprağın.
Döne döne gülüşümü umutla emzirirken,
bakışlarıma ortak yaşamlar katıp
düşler kuruyorum zamansız.
Yalın ayak koşar adımlarla,
uzayan gölgeler bırakıyorum ardımda.
Ve yaşlanan sözler çürütüyorum sebepsiz
Gözlerimde örtülü bakışlar,
aceleci, anlamsız, katı...
Korkak yanaşırken kapıya,
mavi gülüşlü çocukları anlamamıştım.
Yürekte hasretliğin gölgelenmiş sureti varken,
bilmem ki bu türküler şafağa nasıl sunulur.
Penceremden bir parça ateş,
bir tutam tütün kutsuyorum güneşin gözlerine.
Lanetlerken ayrılığı,
Potansiyel bir suçluyum artık.
Su gibi akan, rüzgar gibi savrulan zamanı,
iliklerimde hissederken,
kayıp giden anıların,
paramparça sureti belirir karşımda.
Vakitler kutsal topraklara dönüş saati diyor.
Karartılmış yaşamlar aydınlığa kavuşmalı,
güneş güleç yüzünü gösterirken,
ısıtmalı soğutulmuş tüm yürekler.
Yıldızlar soluksuz sayıklayacaktır aydınlığa.
Semaha durup, türküler dillendirecektir yeryüzünü
ve yarının rengi mavi olmalı
M. Zeki Deniz F Tipi Cezaevi / BOLU
07.06.2012
ÖYKÜ'YE 1 MAYIS ŞİİRİM
Hey sen!
Kapatma güneşimi
Bırak biraz ısınayım.
Bırak aydınlığı göreyim
Sevda türküleriyle canlanayım
HEy kalk!
Kalk ölüm zamanı değil.
Bak güneş doğuyor,
ısıtacak yarınların çocuklarını.
Toprağa sarılma zamanı değil,
devrim türkülerini haykırma zamanı.
Bakma öyle melul gözlerle
Yere düşmüş bedenime.
Sen baktıkça üşüyor bu can, bu beden.
Hey sen!
Kapatma toprağı üstüme.
Güneş doğacak elbette...
Umutluyum yarınlara.
Ben zafer türküleriyle gömüleceğim.
Bakma öyle yaşlı gözlerle
Ben ölmedim ki, ölmeyeceğim de.
Ta ki bu gözler (özgürlüğü) görmeden.
Sen de kalk...
Kalk! Yakıştı mı sana uyumak?
Yakıştı mı san susmak?
Susana kalk sen de türkü söyle.
Bak tililerle geliyor analar.
Kalk sen de kalk. Hey Öykü seni bekliyorum 1 MAYIS'A
Metin Aydemir
01.05.2012
L Tipi Cezaevi Kepsut / Balıkesir
Yüreğimin prensesi sevgili Öykü merhaba!
HÜCREM
Sahipsiz
Soğuk, nem kapan hücremde
Bir ben varım
Anafora yakalanmış düşleriyle
Bir de
dün gece çizdiğim
boyacı çocuk var...
Öylesine masum
boynu bükük
bana bakıyor...
O an çocukluk düşlerime dalıyorum.
Acıyor her yanım
Ansızın vurulmuştu
yüreğimde büyüttüğüm uçurtma...
Yine el konulmuş
Yalnızlığımı paylaşan
hücreme renk katan
nağmelerim
“Yasak!” diye...
Hep canları anımsıyorum
Binleri kucaklıyorum
kavga yerinde
Faili meçhule gitse de
geceyi süsleyen yıldızlar
İnadına
Yıldızları çiziyorum
gökyüzüne
hücremde... (2003)
Yine baharın kollarına bırakıyorum kendimi. İçimde tarifi zor bir duygunun ayak izleri. Sanki bahara odaklanmış bir yüreğin kıpırtısını hissediyorum. Hiçbir haksızlığı kabul etmeyen bir yüreğin isyanına tanık oluyorum.
Yaşamın ancak direnmekle olabileceğini duruşuyla ortaya koyan Mazlum'un üç kibrit çöpüyle tutuşturduğu Newroz ateşi yolumuzu aydınlatan bir meşale olmuştur.
Bir yarin bahara bürünmüş halini sevmiştim. Onurlu yaşamın ne kadar zor olduğunu soylemişti Amaralı bilge. Her Newroz yıldızlaşan...
Yılmaz Demir
18 Mart 2010
Yürüdüğün dağdır, taşıdığın candır
Can ile sevmeden serdar olunmaz
Ol cihanın içinde damarda demdir
Demini dökmeyen sevdakâr olamaz
Sevdakâr kavgada karar kılandır
Ol kavgada server olandır
Kâh nefeslerde, kâh hünerdedir
Gönülden gönüle akmadan olmaz
Sözümüz ey can sanadır
Sevdakâr olanın gönlü Cihan'dır
Cihan'da beyler, ağalar sana düşmandır
Gayrı kul olmak insana yaraşmaz
.....
ALİ BABA ARI
Değerli Can Yeğenim Öykü Can’a
Öykü’ye
Küçük yüzünde polen yağmurları
Saçları gelecek hayat sarmaşığı
Suskun çığlıklarla çıplak bayırlar boyu,
Yaşlı, kuru, yapraksız ağaçlara
Su taşır gözlerinde...
Ve...
İner pencereme gece mavisi
Ay ışığı düşer hücreme
Bir dünya aranır yarına,
Büyür yavaş yavaş
Islak, buğulu, derin...
Bir çiçek açar birdenbire
Aydınlık, sıcak apak....
Siyah Salı bir gül değer alnıma,
Tutuşur şafağın masum bağrında,
Işıldar yavaş yavaş
Güpegündüz bir ay gülümser
Biter gece, hücre biter
Merhaba Çocuk!
TURAN DEMİR
F TİPİ CEZAEVİ B-22
HACILAR / KIRIKKALE