Ümüş Eylül Dergisinin 7. Sayısı

Tekirdağ Cezaevindeki HASAN ŞAHİNGÖZ ve diğer devrimci tutsaklarca elle yayınlanıp mektuplarla çoğaltılan ÜMÜŞ EYLÜL KÜLTÜR SANAT DERGİSİ'nin 7. sayısı (Nisan-Mayıs-Haziran 2013) e-dergi olarak yayınlandı.

(Elle hazırlanıp bize ulaşan dergi Emeğin Sanatı ekibinden Ali Ziya Çamur tarafından e-dergi haline getirilmiştir.)

İletişim Adresi: Hasan Şahingöz. 1 no'lu F tipi cezaevi. C tek 55. Tekirdağ

Buz Kırıldı

BUZ KIRILDI

Yıl 1857

  Hava ayaz

    Soğuk çiğ taneleri parlıyor

      göz kirpiklerinde

 

Alev topu gibi yanıyor

  gözlerinin içi, dişleri sıkılı

    kenetlenmiş makina çark dişleri gibi

      Yumrukları havada sanki bir …

 

Ve haykırdılar hep bir ağızdan

  “Çalışan biz, üreten biz,

      biz yaratırız hayatı ölümlerden..!”

Böğürtlen Zamanı

Bolu F Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutsak olan Murat Türk tarafından kaleme alınan “Böğürtlen Zamanı”, gerçek bir hikayeden yola çıkıyor. Etkileyici bir anlatıma sahip kitap, Şervan’ın, 95 yılının Temmuz ayında Bingöl’deki Şeytan Dağları’nda yaşadıkları akıcı bir şekilde okuyucuya aktarılıyor. Kitap, bir grup gerillanın askerlerle karşılaşmasının ardından çatışma sırasında yaralanan Şervan’ın grubuna yeniden ulaşması serüvenini anlatıyor.

MURAT TÜRK

Rüzgar ve Geride Kalan

Rüzgar ve Geride Kalan

Hava serin aylardan Kasım. Peş peşe düşüyor yapraklar ağaçlardan, üçer beşer onar. Ayrılık kuru ve kirlenmiş bir sarı  her yaprakta donup kalan. Yapraklar mı terk ediyor dalları yoksa dallar mı vazgeçti onları taşımaktan. Kural mı? bir kuralmı ayrılık mesela yapraklarda, kuşlarda ve insanlarda.

Mesela vazgeçerse biri sizi tutmaktan hala gitmeyip kalabilir misiniz.? Kalır mısınız, ayak sürçüyorsa ya da bunun gibi bir şey.

Atlıkarınca dönmüyor

Atlıkarınca dönmüyor 

Çarpışan arabalar bomboş

Ne çocuk sesleri

Ne dönme dolap

ne de pamuk şekeri satanlar

Havan topu düştü

Kalbimin orta yerine

Oracıkta öldü yavru bir CEYLAN

Kolunu ve gözlerini buldular

Bir ağacın dallarında

Bütün lunaparklar viranedir şimdi

Niye dönsün ki atlıkarınca

Siz kaç çocuk tanırsınız

Nefessiz Kalıyor Hayat

NEFESSİZ KALIYOR HAYAT

Bir gölge düşün

   Ve bir ağaç

        Bir dal, bir yaprak

 

Bir çiçek düşün bu sabah

   Uçsuz bucaksız bir inci çiçeği

        İklimlere bak!

 

Gökyüzüne, rüzgâra

     Mavi denizlere

          Yapış yapış olmuş kumlara

Bir Şiir

17 Eylül 2012

Saraylar, sultanlar çöker

Kan kusar bir gün

Zulüm biter

Menekşeler de açılır üstümüzde

Leylaklar da güler

Bugünlerden geriye

Bir yarına gidenler kalır

Bir de yarınlar için direnenler

12 Ağustos 2012'de Şemzinan'da şehit düşen ve anısına bağlılığı şeref ve namus borcu addettiğimiz yoldaşımız...

Politik tutsak Rojbin Perişan'ın hapishanede yazdığı roman: Gözyaşımın Ağıdıydı Seni Beklemek

Gözyaşımın Ağıdıydı Seni Beklemek

Sin, ömürlerince genç ölülerden başka ölüm görmediklerini düşündü. Zamansız, acı ölümler. Vaktinden önce dünyadan göçüp gidenler... Dağlarda, şehirlerde ölümle kucaklaşmaktan çekinmeyen yaşam sevdalısı genç ölüler... Karşılaştıkları bunlardı işte. Cenazelerinde slogan attıkları, marş okuyup intikam yemini ettikleri. Yeminlerden dualara fırsat kalmamıştı. Demek ki dua huzurlu zaman çağrısıydı, yemin ise huzursuz zamanların...

Böğürtlen Zamanı

Bolu F Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutsak olan Murat Türk tarafından kaleme alınan “Böğürtlen Zamanı”, gerçek bir hikayeden yola çıkıyor. Etkileyici bir anlatıma sahip kitap, Şervan’ın, 95 yılının Temmuz ayında Bingöl’deki Şeytan Dağları’nda yaşadıkları akıcı bir şekilde okuyucuya aktarılıyor. Kitap, bir grup gerillanın askerlerle karşılaşmasının ardından çatışma sırasında yaralanan Şervan’ın grubuna yeniden ulaşması serüvenini anlatıyor.

Ümüş Eylül Dergisinin 6. Sayısı

Tekirdağ Cezaevinde devrimci tutsaklar tarafından elle yazılıp mektupla dağıtılan 3 aylık Kültür Sanat Dergisi ÜMÜŞ EYLÜL'ün Ocak-Şubat-Mart 6. Sayısı e-dergi olarak yayında: HASAN ŞAHİNGÖZ VE ARKADAŞLARI TARAFINDAN CEZAEVİNDE ELLE HAZIRLANAN DERGİ ALİ ZİYA ÇAMUR TARAFINDAN E-DERGİ HALİNE GETİRİLMİŞTİR.

İletişim Adresi: Hasan Şahingöz. 1 no'lu F tipi cezaevi. C tek 55. Tekirdağ

Bûsegâh

Evet hayat;
Deniz, gökyüzü, martılar ve bendim
Ama bu hayatın içinde
Korkunç bir boşlık vardı...

-İRENA

Kimim bu şehirde, neyim?
Yaşamımın bugüne kadar olan
Kaç gününü doldurduğum bu
Martı kentinde neyi arıyorum?
Hayallerimin peşine düşen bir gezgin gibiyim
Gezginim ben martıların çığlığında
Hayatının parçalanan bölümlerini
Bulmaya çalışan...
Neden bir martı olarak doğmadım ki..? 

İbrahim Şahin'in Hapishanede Yazdığı Roman: Gorki'nin Gitarı

Kalabalık oluşunuz bir yanılgıdır. Tedirgin olmanız, korkmanız, sistemin dayattığı F tipi yaşam modelini her an hissediyor oluşunuzdandır. Caddelere, okullara, taksilere, sokaklara, iş yerlerine, mağazalara kurulan gözetleme sistemleri (kamera) hayatımızın her anını kaydetmektedir. Telefonlarımızın dinlenmediğini düşünmek artık olanaksızdır.

Ayhan Kavak'tan Öykü'ye bir öykü

Benim Değerli Yeğenim Dağ Yürekli Öykü Can'a,

Kucaklar, gözlerinden öper, selamlarımı ve sevgilerimi, can-ı gönülden diler, arkadaşların İlya ve Katya'ya da çok selam ederim. Yazdığın o güzel kartları ve fotoğrafları aldığımda çok çok sevindim. Ve hemen Can yeğenime ulaşmak için bu satırları yazmaya koyuldum. Biliyor musun, dün gece rüyamda seni gördüm ve yaşadığın macera gözlerimin önünde belirdi. Belki sen daha iyi bilirsin ama ben yine de sana yazmalıyım diye düşündüm.

Ümüş Eylül Dergisinin 5. Sayısı

Ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum olan ve yıllardır tek kişilik hücrede tutulan Hasan Şahingöz'ün içeride elle hazırladığı sanat edebiyat dergisi ÜMÜŞ-EYLÜL'ün 5.sayısı elimize ulaştı.

İletişim Adresi: Hasan Şahingöz. 1 no'lu F tipi cezaevi. C tek 55. Tekirdağ

Tüm sayılar için şu bağlantıyı ziyaret edebilirsiniz: http://gorulmustur.org/icerik/umus-eylul-dergisi

Direnmek

Pusuda bekleyen

Apansız ölümlerdi tarih.

Ve artık yaşam

sorgulanmaktadır, Zulmü

sorgulamaktır.

Sofradan çalınan ekmeği,

unutulmuş gülüşleri

ve kahbe ölümleri.

Artık direnmektir.

Artık isyandır.

Yaşamın tek adı..! (…)

Devrim Kayalı

Erzurum H-Tipi Kapalı Cezaevi C-6

Mavi Kelebekler

Güneş köreliyor
 

bulutların arasında

ışığa hasret ölüyor

kelebekler

Umuda (…) ışık

Yüreğim örseliyor

yağmurlu mevsimleri

yağmurla emzirilir

mavi çiçekler

Yarının ışığında

düşüm şafağa dayanır

hülyasındayım sevdanın

şafağın dudağıyla

türkü söyleyin

çocuklar

Dağlarda çiçekler açsın

kanatlansın mavi

kelebekler
 

Öykü'nün

gözlerinde yüzüyorum

gözlerindeki aydınlık

karanlığı öğütür

bakışları eladır

yalan söylemez

Dön Çocuk

henüz bitmedi bu şiir
 

neden gidiyorsun

yağmur yağmur ağlarken kalemin

 

beni hüzün aldı

beni keder...
 

kırgın ve yaralı kaldı imgelerin, ah...

 

dön çocuk

aşktan, siirden kokuyor gecenin

dolunay bir garip titreşir

suyun teninde

 

bütün kızlar sarhoş

saçı başı dağınık en mahrem sırlarım

kibrit çaksan

fitil fitil tutuşur, ah...

 

dön çocuk

biraz yardan

biraz senden konuşuruz

Badem Gözlü Kız

Düşlerini ıslatan yağmurlar,
 

Ömrümüze inen ayışığı,

          Saçlarına taktığın yıldız buketi...

Hepsi burada!

                  Hey badem gözlü kız,

Sen neredesin?

Bak dağlı çocuklar tutuşmuşlar.

Sen de gelmez misin?
 

Bu sabah erken uyandım,

Ve “Zülfü kaküllerin amber misali”yi

                                      dinledim.

Öykülenme

ÖYKÜLENME

Sıcak ekmek

Ve taze düş aldım sana
 

Biri emek

Ve ateş kokulu

Biri haylaz mı haylaz

Biri kavruk yüzlü

İşçi yoksulu

Biri uslanmaz mı uslanmaz

 

Sıcak ekmek

Ve taze düş aldım sana

Biri açlığımı fısıldar

Diğeri ise en zifiri gecede

Yıldızlar düşürür aklıma

 

Ozan Veli

(Adres: Resul Sarıgül F1 cezaevi. C.31. Hacılar− Kırıkkale)

Kocaman Yürekli Çocuklar

Kocaman Yürekli Çocuklar 

Serkan Kaya

 

Varoşların asi çocukları

Gözlerinde inanç sevgi ve umut

Yaşanacak bir dünya şiarıyla 
 

Sarıldılar yaşama

 

Çetin yollar bekle onları

Bir ellerinde kitap

Diğerinde parke taşı

Ve kocaman yürekleri

Serkan Kaya

1 nolu F tipi hapishane

3−1−6−52 Sincan/ Ankara

Ay Işığı Solumaları

AY IŞIĞI SOLUMALARI

Sinan Bülbül

Sevgilim

Yaşama nereden başlasam

Orada senden çoğalıyorum

Bu tutsak dilimi karartmalı gecelerde

Gözlerine düşmek istiyorum

 

Sevgilim

Bizim diyarlarda sevmek ölüm

Sevda intihar

Yarenlerin aşklarına kan karışır

Aşk tutsak düşer aşiretlerin sürek avcılarına

 

Sevgilim

Bu bir ayrılık mektubu değil

Zamansız vedalar korkunun esiri

Yeni ortaçağa uyarlanmış eski bir masalım

Aşka zaman ayırmalı

Aşka zaman ayırmalı

İbrahim Şahin

Uykularımdaki geceyi sildim 

Düşleri gözlerimden

Sil yaşlarını

Bak kaç zaman oldu

Gözlerinsiz yaşıyorum

 

Ne zaman fark ettiysem

Hırçın bir sevdaya düştüğümü

Ve anamın gözyaşlarını

Akdeniz’den taşıdığını

Anladım ki bütün nehirlere

Bu kentin yalnızlığı düşmeyecek

 

Seni seviyorum diye

Kıskanıyor beni akşamlar

Ey sabahın kızı

Beni onların ellerine

(Beni gecelerin karanlığına)

Üşüten Düşler

7 Haziran 2012

ÜŞÜTEN DÜŞLER

Gecenin düşler üşüten bir vaktinde,

tüm şehir uyurken,

çok uzak diyarlardan
 

bir selam alıyorum sımsıcak.

Düşünülüp de yazılamayan sözler

geçiyor gözlerimin önünden bir bir.

Sonun getiremediğim şiirimse

hala aynı yerde...

 

Yangın büyüyor,

ismini hatırlamakta zorlandığım

bir enstrümanın yanık melodisi doldurur odayı.

Ses yoktu, ten çiçeksiz, oyun büyük.

Gölgesiz giden, genç benizli,

1 Mayıs

ÖYKÜ'YE 1 MAYIS ŞİİRİM

Hey sen!

Kapatma güneşimi

Bırak biraz ısınayım.

Bırak aydınlığı göreyim

Sevda türküleriyle canlanayım

 

Hey kalk!

Kalk ölüm zamanı değil.

Bak güneş doğuyor,

ısıtacak yarınların çocuklarını.

 

Toprağa sarılma zamanı değil,

devrim türkülerini haykırma zamanı.

Bakma öyle melul gözlerle

Yere düşmüş bedenime.

Sen baktıkça üşüyor bu can, bu beden.

 

Hey sen!

Kapatma toprağı üstüme.

Güneş doğacak elbette...

Hücrem

Yüreğimin prensesi sevgili Öykü merhaba!

HÜCREM

Sahipsiz

Soğuk, nem kapan hücremde

Bir ben varım

Anafora yakalanmış düşleriyle

Bir de

dün gece çizdiğim

boyacı çocuk var...

Öylesine masum

boynu bükük

bana bakıyor...

O an çocukluk düşlerime dalıyorum.

Acıyor her yanım

Ansızın vurulmuştu

yüreğimde büyüttüğüm uçurtma...

Yine el konulmuş

Yalnızlığımı paylaşan

hücreme renk katan

nağmelerim

“Yasak!” diye...

Hep canları anımsıyorum

Sözümüz

Yürüdüğün dağdır, taşıdığın candır

Can ile sevmeden serdar olunmaz

Ol cihanın içinde damarda demdir

 

Demini dökmeyen sevdakâr olamaz

Sevdakâr kavgada karar kılandır

Ol kavgada server olandır

Kâh nefeslerde, kâh hünerdedir

Gönülden gönüle akmadan olmaz

 

Sözümüz ey can sanadır

Sevdakâr olanın gönlü Cihan'dır

Cihan'da beyler, ağalar sana düşmandır

Gayrı kul olmak insana yaraşmaz

ALİ BABA ARI

Hoşgeldin Hücreme Çocuk

Öykü’ye

Küçük yüzünde polen yağmurları

Saçları gelecek hayat sarmaşığı

Suskun çığlıklarla çıplak bayırlar boyu,

 

Yaşlı, kuru, yapraksız ağaçlara

Su taşır gözlerinde...

Ve...

İner pencereme gece mavisi

Ay ışığı düşer hücreme

Bir dünya aranır yarına,

Büyür yavaş yavaş

Islak, buğulu, derin...

Bir çiçek açar birdenbire

Aydınlık, sıcak apak....

Siyah Salı bir gül değer alnıma,

Tutuşur şafağın masum bağrında,

Işıldar yavaş yavaş