Korsakoff'lu ve bir bacağı protez olan tutsak Kamil Turanlıoğlu'ndan mektup

"Buradaki hasta tutsaklar olarak İdris ve Hakan hewaller, Abdullah Kalay yoldaş ve bana da adli tıptan “hapishanede kalabilir” raporları verildi. Abdullah yoldaşın kalbi yüzde 30 çalışıyor son gelen raporun kısa meali şöyle söylenebilir “nasılsa ölecek, içerisi-dışarısı fark etmez”. Yoldaşımızın yüzde 30 atan kalbinden, bizden korkuyorlar. Bunlardan bir şey beklediğimiz yok. Tek derdimiz en insani hak olan tedavimizi uygun koşullarda yaptırabilmek hatta kimimiz için en azından sevdiklerimizin yanında ölebilmek."

17.11.2014

Müebbet hapse mahkum edilen kadın tutsak yayın yasağını yazdı

“Bugünlerde devrimci basının bizlere ulaşmasını engellemeye yönelik yeni bir saldırıyla daha karşı karşıyayız. Tüm bunlar faşist sistemin karakterine gayet uygundur. Ama devrimci tutsaklar da en az Sisiphos kadar inatçıdırlar. Her hak gaspını bir şekilde geri püskürtürler. Ve süreç yeniden başlar. Zindanlar yıkılana kadar da bunun böyle olması kaçınılmazdır. Kalıcı kazanım yokmuş gibi görünen bu döngü aslında tecrit-tretman sisteminin yenilgisinin ilanıdır.”

24.11.2014

Merhaba Sevgili Adil

Hapishanelerde hak gaspları sürüyor…

Her geçen gün yeni hak gasplarının yaşandığı hapishanelerde faşist baskı ve tecrit koşulları ağırlaşmaya devam ediyor. Yasalarla güya “güvenceye” alındığı söylenen anayasal-yasal haklar en keyfi yol ve yöntemlerle bir bir gasp ediliyor. Yasal olup olmaması bir yana, en meşru en insani ihtiyaçların karşılanması dahi faşizan bir zihniyetle engellenmektedir.

30 Yıl Sonra Tahliye Olan Ama Yeniden Tutuklanan Hasan Gülbahar'dan Mektup

"30 yıllık mapusluğum az gelmiş olmalı ki, 7 sene daha almak istiyorlar ömrümden. 19 yaşında başlayan tutsaklığım 52 yaşında (geçen sene) noktalamışken 7 sene daha önüme konuldu bile. Hem de avukatlarımın ve benim hiçbir haberimizin olmadığı bir mahkeme sürecinin sonunda verilmiş bir kararla. İtiraz hakkı da tanınmayarak."

“Duyduk gidenin hüznüyle/ Gelecek olanın muştusunu” 

Kemal Özer

17 Kasım 2014

“GÖRÜLMÜŞTÜR AMA ÇÖZÜLMEMİŞTİR”Lİ DOSTLAR, MERHABA!

Ağırlaştırılmış Müebbete mahkum Deniz Tepeli’den mektup var

“Görüşmeyeli, tekli hücrelere alındık, biraz bunun yoğunluğu vardı. Ağırlaştırılmış müebbetle yargılanıyorduk, onaylandı. Beklediğimiz bir sonuçtu. 20 Haziran’da da ben ve dosya arkadaşım Resmiye Vatansever tekli hücrelere geçtik, artık ağır. Müebbet statüsünde tutuluyoruz. Havalandırma, ziyaret, telefon haklarımız diğer tutuklulara kıyasla oldukça kısıtlı; diğer bölümlerdeki –normal tutuklu- arkadaşları görmemiz neredeyse imkansız vs. vs… Komik olan şu; müddetnamede ağırlaştırılmış müebbet tahliye tarihinin karşısında “ölünceye kadar” yazıyor…”

***

Abdullah Kalay: ATK hasta tutsakları öldürmeye devam ediyor!

 30 Ekim 2014

Kandıra 2 No’lu F Tipi Hapishanesi’nde tutulan MKP dava tutsağı Abdullah Kalay, gazetemize gönderdiği mektupta, İstanbul Adli Tıp Kurulu’nun almış olduğu yeni kararla kendisini ölüme terk ettiğini belirterek devrimci demokratik kamuoyundan hasta tutsakların mücadelesini yükseltme çağrısı yaptı. Abdullah Kalay gazetemize gönderdiği mektubunda, hastalığıyla ilgili yaşanan süreci de aktardı. Bu açıklamayı okurlarımızla paylaşıyoruz

Mahmut Alınak'tan hapse girmeden açık mektup

23 Ekim 2014

Giderken...

Hayat yolculuğu bugün beni alıp tekrar cezaevine götürürken, ümitleri yalan üzerine kurulmuş Ankara siyasetine bağlayanlarla  bir veda sohbeti etmek ve kardeşçe bir uyarıda bulunmak istiyorum.

Belki de kendi kendimi tekrarlamış olacağım, ancak gönül yine de bir şeyler söyle diyor bana. Söyleyeceğim ilk şey: Ey ezilenler, dil, din, millet, mezhep ve cinsiyet ayrımı yapmadan ezenlere karşı birleşiniz. Kurtuluşunuzun tek yolu budur. 

Hasta Tutsaklardan Zeliha Bulut hastanede yaşadıklarını anlatıyor

"Son çıkan yasa kapsamında hasta tutsaklar listesinde olduğumdan numuneye sağlık raporu için birçok bölümün kuruluna çıkarılmak için gidişlerim oldu. Resmen burnumuzdan getirmek için her şeyi yaptılar. Sabah buradan çıktık. Evrim’le, evrim varis ameliyatı olmuş bir ay geçmişti. Evrim gitti. Giriş katında muayene yerinde asker çıkmadığı için dördüncü kattı sanırım oraya çıkarmışlar. Doktor oraya çıkmamış. Hemşire dikişlerini almış o kadar. Halbuki evrimin ağrıları-hissizlik sorunu vardı.  Bense saat 9 da oradaydık 4 de kadar ringde bekletildim. Asker kelepçeyi açmadı."

Erol Engin Hücre Cezalarını ve Kamera sorununu yazıyor

"Hücre ceza"m vardı. Bu seferlik 2 günlüktü. Daha sırada bekleyen çok arkadaşımız var, hücreye götürülmeyi bekleyenler. Burada son dönemlerde "hücre cezası" furyası başlattılar. Biz siyasi tutsaklarda da neredeyse hücre cezası verilmeyen kalmadı. Duymuşsunuzdur. Havalandırmalara kamera takıyorlar. Bizler de bunu kabul etmeyince kırıp yakma yönünde etkisizleştirme yönünde tavrımız var ve bunu da kamera takılınca hayata geçirdik."

Erol Engin

F Tipi Hapishane

C-102 Edirne

***

20 Yıldır Tutsak Olan Sinan Bülbül'den deneme tadında mektup

Temmuz 2014

Sevgili Öykü

Yaz mevsimini yavaş yavaş ardımıza bırakıp sonbahara girmeye hazırlanırken, bölünen hayatlar, ardından da birbirinden ayrılanların hikayesi, bugünlerde sıkça duymaya başladık. Anlatılan hikayeler bizlere hiç yabancı gelmiyor, sanki binlerce insanın yaşadıklarıyla aynı rengi, aynı tadı, aynı havayı taşıyor.

Tamamlanamamış, yarım ve hatta eksik hikayeler.

23 Yıldır Tutsak Olan Vahap Narin Buca Hapishanesinden Yazmış

“Acı, zulüm ve cefa çeken insanlarımız için her geçen gün yaşam daha da güzelleşeceğine her zamankinden daha çok inanıyorum. Belki bizim gibiler o günleri görmeyebilir. Nicelerimizin görmedikleri gibi. Zaten bu yola başvuran canlar da kendisinin bir gün güzel bir yaşam yaşaması için görmemiştir. Halklara yapılan acımasız zulümlere son verebilmesi için baş kaldırmıştır. Her an başına neler gelebileceği bilinciyle vicdanına kulak verip bu yola baş koymuştur.

Bolu hapishanesinden yeni mektup var

Sevgili dostlar, Merhaba!

Uzun bir aradan sonra senden, sizlerden haber almak, iyi olduğunuzu bilmek, sevindirdi beni. Uzun zaman senden haber gelmeyince, biraz da merak etmiştim.

Bu ülkede Aziz Nesin’lik davalarla karşılaşmak, normal bir hal aldı neredeyse. Ancak senin de bildiğin gibi, böylesi ucube dava, “genelge” “yönetmelik” ve uygulamalarla karşı karşıya kalan hapishanedekiler oluyor. Hele şu F Tipi genelgeleri baştan sona kadar insan mantığıyla bağdaşmayan şeylerle dolu. Neyse, uzun hikaye ve tüm bunlara vakıf olan birisin.

Zindanlardaki hak ihlallerine karşı tutsaklarla dayanışmaya!

Sınıflar mücadelesi tüm mevzilerde olduğu gibi hapishaneler üzerinden de sürüyor. Fakat kendine özgü yanlarıyla zindanlar üzerinden gerçekleşen mücadele daha keskin ve çetin bir hal alıyor. Sermaye iktidarı ve onun adına bugüne kadar ülkeyi yöneten her hükümet, sınıflar mücadelesinin bu zorlu mevzisinde “esir düşmüş” tutsaklara karşı ya teslim almaya ya da öldürmeye dayalı bir politika izleyegelmiştir.

Yazar Muzaffer Tansu hapishanede üniversiteyi bitirdi

Sevgili Hocam

Nasılsınız? Gönderdiğiniz kartı aldım teşekkür ederim. Her zamanki gibi çok düşüncelisiniz.

Zarftan bir de gazete haberi çıktı! Karabük’e gönderdiğiniz salyangoz kartıyla ilgili! İlk okuyuşumda bu haberi anlamlandırmakta güçlük çektim açıkçası. Bunun bir şaka ya da ironi yüklü bir anlam taşıdığını sandım. Daha doğrusu aklım-mantığım beni böyle düşünmeye yönlendirdi. Daha sonra bunun gerçek bir durum olduğunu anlayabildim.

18 Yıldır Tutsak Olan BAKİ YAŞ'tan sorgulatan bir mektup

Yaşadığınız hak ihlallerini anlatın” diyorlar. Ben de onlara “özgürlüğümüz zorla elimizden alınmış, gerisinin ne önemi var? “ diyorum. Örneğin, tecritle ilgili “ceza içinde ceza olmaz” sözü. Bu fikir, onu öne sürenlerin niyeti iyi de olsa, gelir şuna dayanır. “Size verilen mahkumiyetler meşrudur ama tecrit olmasın.” Hayır. Bizi içerde bıraktığı her saat, burjuva egemen sınıf suç işliyor; şimdilerde “kampüs” adını verdiği zulüm kalelerini, dışarıdakilerin gözüne kanlı bir gürz gibi sokmaya devam ettiği için suç işliyor.”   

Baki YAŞ

"Salyangoz davası"nın ikinci sanığı Kasım Karataş'tan mektup var

“KAÇIŞ PLANI” SORUŞTURMASI SADECE PARANOYA MI?

On yıllardır gönderdiğimiz ve bize gönderilen mektuplar ya “cezaevi mektup komisyon”u ya da “cezaevi disiplin kurulu” tarafından hiç değişmeyen “sakıncalı” ibaresiyle ya el konulmakta ya da disiplin soruşturması vesilesi yapılarak verilmemekte ve gönderilmemektedir.