Tutsak Karikatürist Barış İnan yazmış
18 Eylül 2014
Adil Abi Merhaba,
Adımı listeden sildin mi? Çok hayırsızım değil mi? Tamam geciktim, kabul, vur, öldür ama önce bir sor neden diye sordun mu? Anlatayım mı? :)
18 Eylül 2014
Adil Abi Merhaba,
Adımı listeden sildin mi? Çok hayırsızım değil mi? Tamam geciktim, kabul, vur, öldür ama önce bir sor neden diye sordun mu? Anlatayım mı? :)
"Bu arada da 'cezalar' devreye girmeye başladı. Şu an benim üst üste 1’er aydan 2 ay ziyaret yasağı var. Sonra biri 7 diğeri 9 günlük hücre 'cezaları' ile ardından yine 1’er aydan 2 ay ziyaret yasağı olacak. Bazı arkadaşların daha da fazla.."
***
Sevgili Adil,
Merhaba, Nasılsın?
23 Ekim 2014
Giderken...
Hayat yolculuğu bugün beni alıp tekrar cezaevine götürürken, ümitleri yalan üzerine kurulmuş Ankara siyasetine bağlayanlarla bir veda sohbeti etmek ve kardeşçe bir uyarıda bulunmak istiyorum.
Belki de kendi kendimi tekrarlamış olacağım, ancak gönül yine de bir şeyler söyle diyor bana. Söyleyeceğim ilk şey: Ey ezilenler, dil, din, millet, mezhep ve cinsiyet ayrımı yapmadan ezenlere karşı birleşiniz. Kurtuluşunuzun tek yolu budur.
Sevgili Dostlar ve Değerli Arkadaşlar
En değerli duygularla sizleri selamlıyorum. Bu sağır duvarlar arasında, sizlerle yüz yüze sohbet etmek ve duygu, düşüncelerimi paylaşmak isterdim fakat bu tür imkanlar yoktur. Yine de bu mektupta sizlerle sohbet etmek ve düşünsel bir paylaşım yapmak istedim.
"Son çıkan yasa kapsamında hasta tutsaklar listesinde olduğumdan numuneye sağlık raporu için birçok bölümün kuruluna çıkarılmak için gidişlerim oldu. Resmen burnumuzdan getirmek için her şeyi yaptılar. Sabah buradan çıktık. Evrim’le, evrim varis ameliyatı olmuş bir ay geçmişti. Evrim gitti. Giriş katında muayene yerinde asker çıkmadığı için dördüncü kattı sanırım oraya çıkarmışlar. Doktor oraya çıkmamış. Hemşire dikişlerini almış o kadar. Halbuki evrimin ağrıları-hissizlik sorunu vardı. Bense saat 9 da oradaydık 4 de kadar ringde bekletildim. Asker kelepçeyi açmadı."
"Hücre ceza"m vardı. Bu seferlik 2 günlüktü. Daha sırada bekleyen çok arkadaşımız var, hücreye götürülmeyi bekleyenler. Burada son dönemlerde "hücre cezası" furyası başlattılar. Biz siyasi tutsaklarda da neredeyse hücre cezası verilmeyen kalmadı. Duymuşsunuzdur. Havalandırmalara kamera takıyorlar. Bizler de bunu kabul etmeyince kırıp yakma yönünde etkisizleştirme yönünde tavrımız var ve bunu da kamera takılınca hayata geçirdik."
Erol Engin
F Tipi Hapishane
C-102 Edirne
***
Tecritin işçi ve emekçi hareketinin bütün olarak kitle hareketinin teslim alınması için dizayn edildiğini biliyor, dünden bugüne ona göre bir siyasal mücadele gerçekleştiriyoruz.
Temmuz 2014
Sevgili Öykü
Yaz mevsimini yavaş yavaş ardımıza bırakıp sonbahara girmeye hazırlanırken, bölünen hayatlar, ardından da birbirinden ayrılanların hikayesi, bugünlerde sıkça duymaya başladık. Anlatılan hikayeler bizlere hiç yabancı gelmiyor, sanki binlerce insanın yaşadıklarıyla aynı rengi, aynı tadı, aynı havayı taşıyor.
Tamamlanamamış, yarım ve hatta eksik hikayeler.
“Acı, zulüm ve cefa çeken insanlarımız için her geçen gün yaşam daha da güzelleşeceğine her zamankinden daha çok inanıyorum. Belki bizim gibiler o günleri görmeyebilir. Nicelerimizin görmedikleri gibi. Zaten bu yola başvuran canlar da kendisinin bir gün güzel bir yaşam yaşaması için görmemiştir. Halklara yapılan acımasız zulümlere son verebilmesi için baş kaldırmıştır. Her an başına neler gelebileceği bilinciyle vicdanına kulak verip bu yola baş koymuştur.
Sevgili dostlar, Merhaba!
Uzun bir aradan sonra senden, sizlerden haber almak, iyi olduğunuzu bilmek, sevindirdi beni. Uzun zaman senden haber gelmeyince, biraz da merak etmiştim.
Bu ülkede Aziz Nesin’lik davalarla karşılaşmak, normal bir hal aldı neredeyse. Ancak senin de bildiğin gibi, böylesi ucube dava, “genelge” “yönetmelik” ve uygulamalarla karşı karşıya kalan hapishanedekiler oluyor. Hele şu F Tipi genelgeleri baştan sona kadar insan mantığıyla bağdaşmayan şeylerle dolu. Neyse, uzun hikaye ve tüm bunlara vakıf olan birisin.
Sınıflar mücadelesi tüm mevzilerde olduğu gibi hapishaneler üzerinden de sürüyor. Fakat kendine özgü yanlarıyla zindanlar üzerinden gerçekleşen mücadele daha keskin ve çetin bir hal alıyor. Sermaye iktidarı ve onun adına bugüne kadar ülkeyi yöneten her hükümet, sınıflar mücadelesinin bu zorlu mevzisinde “esir düşmüş” tutsaklara karşı ya teslim almaya ya da öldürmeye dayalı bir politika izleyegelmiştir.
Sevgili Hocam
Nasılsınız? Gönderdiğiniz kartı aldım teşekkür ederim. Her zamanki gibi çok düşüncelisiniz.
Zarftan bir de gazete haberi çıktı! Karabük’e gönderdiğiniz salyangoz kartıyla ilgili! İlk okuyuşumda bu haberi anlamlandırmakta güçlük çektim açıkçası. Bunun bir şaka ya da ironi yüklü bir anlam taşıdığını sandım. Daha doğrusu aklım-mantığım beni böyle düşünmeye yönlendirdi. Daha sonra bunun gerçek bir durum olduğunu anlayabildim.
Yaşadığınız hak ihlallerini anlatın” diyorlar. Ben de onlara “özgürlüğümüz zorla elimizden alınmış, gerisinin ne önemi var? “ diyorum. Örneğin, tecritle ilgili “ceza içinde ceza olmaz” sözü. Bu fikir, onu öne sürenlerin niyeti iyi de olsa, gelir şuna dayanır. “Size verilen mahkumiyetler meşrudur ama tecrit olmasın.” Hayır. Bizi içerde bıraktığı her saat, burjuva egemen sınıf suç işliyor; şimdilerde “kampüs” adını verdiği zulüm kalelerini, dışarıdakilerin gözüne kanlı bir gürz gibi sokmaya devam ettiği için suç işliyor.”
Baki YAŞ
MERHABALAR! Sevgili ADİL DÜŞDAŞIM,
Merhaba Kekê Adil!
Sevgili Adil;
Öncelikle biz devrimci tutsaklar için yeni bir 'yaşam', 'özgürlük' penceresi olarak değerlendirdiğim 'Görülmüştür' İnternet gazetesi çalışmanız için sizleri kutluyorum ve tüm 'Görülmüştür' ekibine sevgilerimi gönderiyor, başarılar diliyorum.
“KAÇIŞ PLANI” SORUŞTURMASI SADECE PARANOYA MI?
On yıllardır gönderdiğimiz ve bize gönderilen mektuplar ya “cezaevi mektup komisyon”u ya da “cezaevi disiplin kurulu” tarafından hiç değişmeyen “sakıncalı” ibaresiyle ya el konulmakta ya da disiplin soruşturması vesilesi yapılarak verilmemekte ve gönderilmemektedir.
Sevgili Adil hewal,
Dilerim iyisin. Kartını, gazete fotokopisiyle birlikte aldım. Yaşanan soruşturma olayını Gündemde de okumuş, epey gülmüştük. Ama şaşırmamıştık. Memleketteki garipliklere o kadar alıştık ki artık normal şeylere şaşırır olduk. Ama sen ve Öykü adına güzel bir anı oldu bence. Salyangoz için de.
SOMA VE KATLİAM
Soma’daki işçi katliamı, aslında bir kere daha ülkemizde insan hayatına verilen değerin ne kadar az olduğunun göstergesidir. Bir kez daha şahit olduk ki: Bu ülkede yönetim düzeyinde sorumluluk kültürü ve hukuku oluşmamıştır. Bu işçi katliamı ilk değil ülkemizde, onlarca örneği var. İktidarın bu tür cinayet ve katliamlara kaza, kader veya terör diyor ve işin içinden çıkıyor. Uludere’de sivil ve kürt çocuklara yönelik katliam sonuçları ortada.
HALİL GÜNDOĞAN
1 NOLU F TİPİ CEZAEVİ A−8-24
SİNCAN/ ANKARA
21 Mayıs 2014
Sevgili Adil Abi,
Gündem’de göndermiş olduğun bir kart ve fotoğraf yüzünden savcılık tarafından ifadeye çağrıldığını duydum/okudum. Tam, “Güler misin ağlar mısın” denilecek bir durum. Ama doğrusu şaşırdığımı da söyleyemem. Asıl kötü olan da bu. Ülkeyi öyle bir hale getirdiler ki, artık, örnekte olduğu gibi en akıldışı, en imkansız görünen işler bile bize şaşırtıcı gelmiyor. Aksine olağan şeyleri, olması gerekenleri gördüğümüzde şaşırıyoruz.
20.05.2014
Sevgili Kekê ADİL, Değerli OKAY Ailesi Ve tabi ki Tatlı ÖYKÜ CAN!
Sizleri Mayıs’ın Kürdi gülleri tadında selamlıyorum, baharınız “Gülan” tadında geçsin diyorum. En son göndermiş olduğunuz kartı aldım ekte bir boş kartla birlikte teşekkür ediyor, dost sıcaklığıyla kucaklıyorum.
05.05.2014
Merhaba Sevgili Adil Okay;
Şuan iki farklı tarihte göndermiş olduğun kart duruyor önümde gecikmeli cevap veriyorum onun için kusura bakmayın.
Şu göndermiş olduğum sağlık rapor sonuçlarıyla ilgili, öncelikle alakan ve duyarlılığın için sana teşekkür ediyorum ve telkinlerin içinde ayrıca sağol.
13.05.2014
YENİDEN MERHABA…
Esasında kısa bir mektup yazıp 12.05.2014 tarihinde postaya vermiştim fakat gel gör ki, ülkenin yönetiminde bulunan AKP’nin tüccar kafası, her şeye her an zam yaparak mevcut konumunu sağlamlaştıran geleceğini, T.C’nin askeri Levazım ihtiyacının övünüsünün bir sayfalık kaynağı olmuştur. Velhasılkelam 110 kuruşluk PTT Pul 125 kuruşa çıkmasıyla gönderdiğim bir sayfalık mektup geri gelmiştir. Her şer’rin bir hayrı misali!! Gelen postanda 12.05.2014 geldiği için bu mektubu kaleme almak farz oldu’