Adil Okay’la mektuplaşması yasaklanan Kasım Karataş'ın bir yazara mektubu

10.3.2014

Saygıdeğer Dost HASAN MANTICI, Merhaba,

Sizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

Filistin Güncesi” için eline yüreğine sağlık demekle, söylenecekleri karşılayacağını düşünüyorum. Tarihin bu kesitinden bizleri mahrum bırakmadığın için minnettarlığımı iletiyorum. Deyim yerinde ise bir solukta okuyup-bitirdim.

Tutuklu İranlı bir Devrimciden Soma için Mesaj Var

Reza Shahabi, İran'da Evin hapishanesinde devrimci bir tutuklu...

Somadaki maden kazası için başsağlığı mektubu yazmış ve kendisi bir sendikacı olarak tutuklu olduğu için, hasbelkader bizim sendikalara da taziyelerini iletmiş...

Bu mektubu hiç dokunmadan onların kendi çevirileri ile ekliyorum, imla düzeltmesi vs yapmadan, dokunmadan... (Nevin Koçoğlu)

Türkiye'de işçi arkadaşlarım

Çalışkan kardeşlerim

22 Yıllık Tutsak Sadık Almakça'dan deneme tadında mektup

“Bir yandan mekanın getirdiği zorluklar öte yandan 22 yıl boyunca, insanlara, dağlara, taşlara, çiçek ve ormanlara duyulan özlemin ruhumun derinliklerinde yarattığı acı. Otuz yıl böylece bedende, ruhta ve tinde derinde yakıcı acılarla geçecek. 22 yılın zindan çilesi o kadar ağır ve çekilmez ki! Buna sözcükler kifayetsiz kalır. Hani çokça söylenir ya, yaşayan bilir ancak…”

SADIK ALMAKÇA

F Tipi kapalı cezaevi  B-23

Hacılar/KIRIKKALE

Merhaba Değerli Adil Abi

"İhlallere sessiz kalmak da suça ortak olmaktır"

Gündemin yoğun olduğu bir ülkede ardı sıra değişen gündemleri tartışmak, fikir alışverişinde bulunmak, ileriyi göre(meye)n demokrasinin olmazsa olmazıdır. Övünerek Avrupa ile yarıştırılan ve tanımları da buna göre yapılan zaman zaman sözde restlerin çekildiği bir ülke demokrasisi. Elbette demokrasiyi sadece başka ülkelerin gelişmişlik düzeyine göre şekillendirmek, yorumlamak kendi gerçekliğini gösterirken, ne yazık ki bu gerçeklik medyanın allayıp pullamasıyla iyiye güzele yorumlanmakta ve bu yarışta hakemlik, jürilik görevini üstlenmekte.

1000 Yıl Hapse Mahkum Edilen Sosyalistlerden Naci Güner’den mektup var.

6 Nisan 2014

Sevgili ADİL,

Sevgilerimi iletiyor, coşkuyla selamlıyorum. Mektubum, 12 Mart tarihli kartlarına cevaptır. Doğru söylüyorsun, tescililer, bir bakıma ödüllendirilecek, tahliye edilirken, bizler siyasal kararlarla hapishanelerde, tutuklamaya, cezalandırılmaya devam ediliyoruz.

Şairin dediği gibi “Kürde direnmek kalıyor”. Bize uyarlarsak, ezilenlere, sosyalistlere direnmek, zülme direnmekten başka bir şey kalmıyor.

23 Yıldır zindanda olan Kasım Karataş yazıyor: "Devlet Adil Okay'ın Mektuplarına Ambargo Koymuş"

"Sizin bana gönderdiğiniz ve “sakıncalı” deyip verilmeyen mektubunuz için İnfaz Hakimliğine başvurdum. Aradan neredeyse üç ay geçti hala bir karar verilmiş değil. Yine Abdullah Çelik arkadaşa gönderdiğiniz mektupta, iki ay sonra, arkadaşa “sizin gelen mektup sakıncalıdır” deyip, tebligat yaptılar."

24.03.2014

Sevgili Adil,

Hasta Tutsak Abdullah Kalay Heyet Raporuna Rağmen Tahliye Edilmiyor!‏‎

07.04.2014

Selamlar saygılar;

Duvarların ardında ölüm çıkaran hapishanelerde maruz kaldığım her anı ölüm riski olan ağır ve sürekli hastalıklarımla ilgili son durumu paylaşmak istiyorum.

Kocaeli 2 No’lu F Tipi Hapishanesinde 13 Nisan 2012 tarihinde kalp krizi geçirdim. İki buçuk saat hastaneye geç götürüldüğüm için kalp ve genel sağlık durumumda onarılmaz hasarlar oluşmuştur. Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi’ ndeki doktorların medikal tedavi uygulamasına rağmen sağlığım her geçen gün kötüleşiyor.

Hasta Tutsaklardan Ergül Çiçekler'in Yeni Mektubu

“Ardından Devlet hastanesine götürdüler. Üstün körü bile olmayan muayenelerden geçtik.. Sonunda heyete çıkardılar heyette karar vermeyip tıp fakültesine sevk etti. Anlamıyorum nedir konu benim zaten Adlı Tıptan alınan korsakof raporlarım var… ilk hastaneden döndüğümde ring öyle sarstı ki FMF nöbeti geçirmeme neden oldu. (Bende ayrıca FMF, Akdeniz Anemisi var.) bu atak 4 gün sürdü ilaçlar fayda etmedi”
 

Sevgili Adil, Merhaba

Tutsak Yazar Ergül Çiçekler'den "Görülmüştür Ekibine" Mektup

17 Şubat 2014

Sevgili Görülmüştür Emekçileri

Sizleri ve tüm okuyucularınızı sevgiyle ve özlemle kucaklıyor ve selamlıyorum.

Kışın son günlerinde ve yeni bir bahara birkaç gün uzaktayız. İşte Mart ayı geliyor doğanın ve insanın isyan, başkaldırı ayı. Ben de gelen baharın coşkusuna minik bir öyküyle katılmak ve bir nebze olsun bu coşkuyu sizlerle paylaşmak istedim.

23 Yıllık Tutsak Mehmet Gök'ten Mektup Var

“Evet Adil arkadaş biliyorsun cezaevi işte böyle bir şey. Bazen ürettiklerin dışarıda kayboluyor, bazen polis el koyuyor, bazen de dışarıya çıkaramıyorsun. Çalışmalarda sonuç almayınca boşa kürek sallamış oluyorsun,  çalışma şevkini de kırıyor.  (…)  Bizim cezaevinden biri adli davadan firar etti, olan bize oldu ondan sonra birçok hakkımız kısıtlandı. Elimizden tüm resim ve benzeri malzemeleri aldılar. Bu cezaevinde Atölye yok, Kütüphane yok, kolektif bir alan yok, spor sahası yok, yemekler çok kötü çıkıyor. Kısacası tüm haklardan mahrumuz…”

***

21 Yıllık Tutsak A. Vahap Narin'den sitem var..

"Tüm cezaevlerindeki vahşet düzeyine ulaşan sorunların her çıktığında yüz binlerce duyarlı insan o cezaevi önünde toplanıp ya da ilgili kurumların önüne yürüseydiler ve tüm basın ve yazarlar işleyip gündemde tutsaydılar inanıyorum çözülmeyen sorun kalmayacaktı. Bir kraliçenin hamile kalmasına ya da doğum yapmasına kadar günlerce aylarca en tanınan basın gündeminden düşürmüyorlar  ama cezaevlerinde yığınca sorun ve her gün ceset çıkarılıyor. Adamlar ya hiç görmüyorlar ya da birkaç satırlık yazıyla verip bırakıyorlar.

Kanser hastası şair Erol Zavar hapishanede uğradığı saldırıyı anlatıyor

“Saldırı sırasında kalp ve astım krizi teşhisiyle hastaneye kaldırıldım. Herkesi ayrı ayrı tutmaları daha çok kameranın etkisizleştirilmesine neden oldu. Daha sonra yeniden üç kişi biraraya gelindi. Şimdi bizim ulaşamayacağımız bir yere üst koridor cam içine taktılar kameraları. Oranında görüntüsünü kapatıyoruz. Bu süre içinde defalarca " disiplin cezası " verdiler. 4-5'i hücre, bir o kadar ziyaret yasağı. Bu "ceza"lar bu hızla giderse bir-iki yıl içinde müebbet cezayı geçmiş olacak. Şuanda 3-4 yıllık mektup, ziyaret cezaları var. Onay bekliyor…”   
 

Özgür ve Lorin Cezaevinde Büyümesin!

Ben Mülkiye Demir Kılınç. Eğer bir mucize olmazsa, 19 Mayıs 2014’te ikiz bebeklerim Özgür ve Lorin’le beraber cezaevine gireceğim.

Sebebi ise, kitaplara konu olacak kadar trajikomik ama bir o kadar gerçek.

Satış temsilcisi olarak çalıştığım Mezopotamya Kültür Merkezi’nde her zamanki gibi kitap sattığım bir günde hayatım karardı.

Kabus, kitapları sattığım kişinin polis tarafından yakalanıp ‘’kaçakçılık ve terör örgütüne üyelikle’’ suçlanmasıyla başladı. Ben de sırf bu kişiye kitap satışı yaptığım için kaçakçılıkla suçlandım.

Gezi tutsağından mektup

BDSP'li Gezi tutsağı Soner İnanç'ın mektubunu sunuyoruz...

Haziran Direnişi’nin meşruiyeti sermayenin yolsuzluklarıyla, bir kez daha teyit edildi

Selam olsun hakları, gelecekleri için direnen işçi ve emekçilere!...

Selam olsun devrim ve sosyalizm mücadelesinde bir kilometre taşı olan sınıfın partisine!...

Selam olsun devrim ve sosyalizm davasında yaşamlarını yitirenlere!...

Selam olsun Haziran Direnişi’nde sokak sokak, barikat barikat direnerek ölü toprağını üzerinden atan milyonlara!...