Makale

Çizgiler vardır özgürlüğü anlatır

Yazar ve Fotoğrafçı özcan Yaman'ın İstanbul'da İHD İstanbul Hapishane Komisyonunun girişimiyle açtığımız "Duvarları delen Çizgiler" adlı Karikatür sergimizin ziyaretçi defterine yazdıkları:

DUVARLARI DELEN ÇİZGİLER

Çizgiler vardır, sınırlar koyar,

Çizgiler vardır, Duvarları, Sınırları deler,

Çizgiler vardır özgürlüğü anlatır.

Düşünce, Bilinç çizgilerin noktalarıdır.

İçerde, Dışarda düşler tutsak edilemez.

Edilemez olduğunu bu sergi gösteriyor.

Ne mutlu bizlere İçerde, dışarda özgürlük ve umudu yaşatanlara

Hüseyin Aykol için

Her zamanki sessizliği ve mütevazılığı ile Hüseyin Aykol, cezaevinde. Cezaevindeki siyasal tutsakların en duyarlı dostu idi Aykol. Sürekli onlarla yazışma ve bunları yayımlama çabası içinde oldu. Şimdi onun adresine yazılması, sessiz kalınmaması gerekiyor.

Aykol hiçbir zaman “starlığa” soyunmadı. Belki onun için açılacak kampanyalar onu rahatsız da edebilir. Ama bu, bizlerin sessiz kalmamızı gerektirmez. “Özgür basın geleneği” diye tanımlaman, bir anlamda Türkiye’nin en başarılı en uzun sivil itaatsizlik eylemi içinde en baştan beri yer aldı Aykol.

Tutsak Gazeteci Hüseyin Aykol'a Mektup

21 Temmuz 2019

Değerli yoldaşım Hüseyin Aykol,

Günün birinde size mektup yazacağımı hiç düşünmemiştim. Daha doğrusu bunu düşünmekten korkmuştum. Ama şimdi yazmaya çalışırken de çok zorlanıyorum. Kelime için harfler, cümle için kelimeler birbirinden kaçıyor...demem o ki çok zoruma gidiyor bu mektubu yazmak. Oysa ki mektup yazma tecrübem oldukça uzun yıllara dayanıyor...Biliyorum siz tutuklanmanızdan dolayı üzülmediğinizi ve buna şaşmadığınızı söylüyorsunuz olsanız da, bizler çok ama çok şaşkınız, üzüldük, üzülüyoruz güzel İNSAN.

Beni ilgilendirmez

Haydi itiraf edelim. Hayır. Sıra çok büyük ihtimalle size gelmeyecek. Görseli buldunuz mu internetten? İhtiyar size “anlayışla” bakarken ben de konuşmaya devam edeyim; aslında korkmadığınızın hatta sırada bile olmadığınızın farkındayım. Sizin meseleniz; "Acaba şu çömeldiğim yerden hem ısırılmamayı hem de bana solcu denmeye devam edilmesini becerebilir miyim?"

23 Ocak 2019

Selçuk Kozağaçlı

BENİ İLGİLENDİRMEZ

"Bir sabah Akanni’yi alıp götürdüler

dövdüler pestili çıkıncaya kadar

Hapishane çevrecileri

29 Haziran 2019

Şubat 2017’de, ABD’nin haftalık Workers World (İşçi Dünyası) dergisinde “Hapishane çevrecisi nedir?” başlıklı bir makalem yayınlandı. Hayatının üçte birini güneydoğu Pensilvanya’daki Mahanoy Eyalet Hapishanesinde geçirmiş olan Porto Rikolu mahkum Bry Arroyo üzerine yazmıştım. Arroyo’nun mücadelesi, hapishanenin kapılarının hemen önünde inşa edilecek büyük bir endüstriyel doğal gaz sıvılaştırma tesisi içindi.

Türk devletinin özeti bir yaşam

28 Haziran 2019

ÖZGÜR PAKSOY / MA / AMED

23 yıldır cezaevinde olan 80 yaşındaki hasta tutsak Mehmet Emin Özkan’ın, evinin yakılması ve zorunlu güçle başlayan yaşam hikayesi, bir kızının çatışmada şehit düşmesi ve 3 oğlunun bir bir tutuklanmasıyla devam etti. Kızı Selma Özkan, “30 kilo kalan bir insan cezaevinde kalabilir mi?” diye soruyor.

Ayşe Düzkan'dan Tahliye Sonrası İlk Yazı: "mola da yola dâhil"

cezaevinde çok sık duyduğum sözlerden biri; “herkesin yükü kendine ağır” oldu. yine de, benden çok çok daha uzun süre, çok çok daha kötü koşullarda hapis yatanlar bulunduğunu ve onlar için işlerin çok zor olduğunu, birçoğunun hayatının parçalandığını unutmuyorum.

14 Haziran 2019 - İstanbul

Feminist gazeteci Ayşe Düzkan, yaklaşık altı ay cezaevinde tutulduktan sonra 12 Haziran 2019 Çarşamba günü Eskişehir Açık Cezaevi’nden tahliye edildi.

Doktor

Urfa Emniyeti’ndeki işkenceyi duymuşsunuzdur, 90’lı yıllardan kalma yöntemlerle en az 54 kişiye işkence yapıldı. İşkenceyi yapan polisler hakkında soruşturma açıldı, akıbeti de tahmin edilebilir. Ancak işkence suçunu sadece emri veren ve yerine getirenle sınırlamak doğru değil. Bu suça göz yumduysa, belgelemediyse gözaltı muayenesini gerçekleştiren doktorlar da suçun ortağı olur. Urfa Barosu’nun konuyla ilgili raporunda*, avukatlarla […]

11 Haziran 2019

Hukuk devleti mi? Devlet hukuku mu?

4 Haziran 2019

24 Eylül 1996’da, Diyarbakır Cezaevi’nde 10 genç tutuklu (Mehmet Kadri Gümüş, Cemal Çam, Hakkı Tekin, Mehmet Aslan, Mehmet Nimet Çakmak, Kadir Demir, Rıdvan Bulut, Ahmet Çelik, Edip Derikçe. Erhan Hakkı Perişan) gardiyanlar ve askerler tarafından, demir çubuklar ve sopalarla başları ezilerek vahşice, hunharca katledildi, 24 sanık da yaralandı…