Makale

Dışarıdan İçeri Mektup: Yusuf Aslan'dan A. Rahim Yıldız'a

Görülmüştür Ekibi ile Redfotoğraf Grubu'nun ortak projesi "Fotoğraf Köprüsü" hayata geçerken, Fotoğraf Sanatçıları tutsaklarla mektuplaşmaya başladılar. Redfotoğraf Grubu'ndan Fotoğrafçı Yusuf Aslan'ın hapishaneye yolladığı öykü tadında mektubu yayınlıyoruz. Okurlarımıza bu vesileyle yeniden sesleniyoruz. "BİR ADRES DE SEN AL, BİR MEKTUP DA SEN YAZ".

Sevgili A. Rahim Yıldız,

20 KASIM DÜNYA ÇOCUK HAKLARI GÜNÜ'NDE TÜRKİYE HAPİSHANELERİ

Adalet Bakanlığı’nın verilerine göre; 12-17 yaş aralığında 525 çocuk hükümlü, bin 582 çocuk tutuklu bulunuyor. Fakat bu rakamlara 18 yaşındaki çocuklar dahil edilmediği için gerçek rakamlara ulaşılamıyor. 120 bin çocuk ‘Ceza İnfaz Sistemi’ içinde cezaevi-yargılama kıskacında şiddetle yüz yüze. Tutuklandıktan sonra tahliye olan çocukların yeniden cezaevinde dönme oranı ise yüzde 65. ‘Çocuk Cezaevleri Kapatılsın’ diyen sesleri duymayan Türkiye’nin 2017 hedefinde ise çocuk cezaevleri sayısını 15’e çıkarmak var.

TUTSAKLARLA ORTAK PROJEMİZ HAKKINDA BİLGİ

Politik Tutsaklarla dayanışma amaçlı, redfotoğraf Grubu ve Görülmüştür Ekibi birlikte, birbirine bağlı iki proje tasarlamıştık. Proje “içeriden dışarı, dışarıdan içeri fotoğraf köprüsü” olarak özetlenebilir. Bunun için her gelenekten olmasına özen göstererek 55 Tutsak seçmiştik. (Tutsak Seçiminde Deli Dalgalar Grubunun ve İHD’den arkadaşların görüşlerini de almıştık.) Ve 55 Fotoğrafçı projeye katılmıştı.

Yalınayak: "Direnişin Yalınayak Halleri"

İktidarın inşasında ve sürdürülmesinde en yaygın kullanılan ve en eski yöntemlerden biri, bedene müdahaledir. Hiyerarşinin temel ürünlerinden ve en sağlam dayanaklarından olan tek tanrılı dinlerin söylenceleri iktidar olgusunun temel özelliklerinin kodlanmış, hikayelendirilmiş halidir aslında. Mesela Havva ile Adem, söylencesinde iktidar-beden ilişkisinin de özünü, özetini buluruz: Havva ile Adem cennette özgürce yaşarlarken (ki aynı zamanda çıplaktırlar da), tanrıya (iktidara) karşı suç (itaatsizlik) işleyince cennetten kovulurlar; özgürlükleri ellerinden alınır.

Sanatçılara Çağrı: "Bir adres de sen al, bir mektup da sen yaz"

TÜM ŞAİR- YAZAR VE SANATÇILARI BENZER DÖVİZLERLE ÇAĞRI YAPMAYA DAVET EDİYORUZ. AŞAĞIDAKİ METİNLERDEN HERHANGİ BİRİNİ BİR DÖVİZE YAZIP FOTOĞRAF ÇEKİLMENİZİ VE BU FOTOĞRAFI HEM PAYLAŞMANIZI HEM DE BİZE ([email protected] veya [email protected] veya [email protected] e posta adreslerine) YOLLAMANIZI RİCA EDİYORUZ.

Fatma Tokmak Ölüyor… Duyuyor Musunuz…

Çocukluğumda asfaltın henüz girmediği dar sokak aralarında “Destancı”lar gezerdi. Trafik kazasında bir ailenin yok oluşu ya da genç yaşta amansız hastalığa yakalanan bir çocuğun yaşam öyküsü gibi trajedileri süsleyip –püsleyip ağıt-türkü formatında okurlardı. O sırada evde olan kadınlar, erkekler, çocuklar Destancı’yı sesinden tanır hemen dışarı çıkar dinlerlerdi. Destan bitince yaşlı gözlerle 5-10 kuruş verip tek sayfaya dökülmüş “destan”ı satın alırlardı.
 

Velhasıl o dönemde tanımadığımız insanlar için gözyaşı dökerdik.