Makale

Her Mahpusa Bir…

Canım ablamın, Şengül’ümün bu duyarlılığını hassasiyetini gören koğuşdaşlarımla ve bazı mektup arkadaşlarımla: “Her mahpusa bir Şengül abla lazım!” sonucuna ulaştık.

16 Ağustos 2013

Günlerdir sevinçler deriyorum.

Emeğin değerinin bilindiğini, hakkının verildiğini görmek, insanın bam başka duygularla donanmasına fazlasıyla yetiyor.

O zaman akıl ve yürek dinginleşiyor; yapılan işlerden alınan zevk ve üretkenlik de bir başka oluyor.

Tutukluluk Süresi

Diğer suçlarda “tutukluluk süresi” en fazla beş yıl olduğuna göre eğer 2 Ağustos 2014 tarihine kadar TBMM kanuni düzenleme yapmazsa terör ve devlete karşı suçlarda uygulanacak tutukluluk süresi en uzun beş yıl olacaktır.

Fikret İlkiz İstanbul - BİA Haber Merkezi 5 Ağustos 2013

Bir elinde bebeği, bir elinde barsağı hapis mi yatacak?

Şaşırıyorum; hayat bazı insanlara gerçekten seri halinde iyi davranmıyor ve bu davranışının o insan ve çevresi tarafından kabullenilmesini bekliyor. Zor. Sultan Seçik, başındaki dertleri sıralarken aklımdan bu geçti. Biliyorum, siz de birazdan bana katılacaksınız, hay be bu kadar da olmaz, bi nefeslik molası olaymış diyeceksiniz. 

Dillerimi Hakim bey, Bağlasan da Durmaz

DEVRİMCİ KARARGAH DAVASI

Dillerimi Hakim Bey, Bağlasan Durmaz

Dün acılanarak yükselttiğim ses, artık yalnız olmamanın, kalabalıklarla beraber yürümenin coşkusuyla çınlıyordu. Anladım ki, geçmişte hissettiğim, acaba yaşadığımız haksızlığı insanlar görüyor mu, endişesi boşunaymış.

Suzan Y. OKAR

İstanbul - BİA Haber Merkezi 20 Temmuz 2013, Cumartesi 20:57

“Hani Bir Dışarıda Olsam!”

Hapishane insanı yalnızca sevdiklerinden, doğadan kısacası hayattan koparmıyor. İnsana dair neredeyse bütün aktivitelere de kalınca bir çizgi çekiyor.

Geçtiğimiz günlerde Bertall Ollmen ve Tony Smith’in hazırladığı Yordam Kitap’tan çıkan “Yeni Yüzyılda Diyalektik” kitabını okurken Rosseu’dan aktarılan bir pasaj dikkatimi çekti.

Rosseu demiş ki:

Pozantı’dan Şakran’a “Devletin Şefkatli Eli”

İşkence, taciz, tecavüz, yok sayma, psikolojik baskı, çaresiz hissettirme, kimliksizleştirme ve hiçleştirme… Cezaevleri kapitalist sistemin baskısının bir aracı ve aynı zamanda karanlıkta kalmış yüzü. Devletin ve düzenin sahibi olan egemen sınıf, kendisine şu ya da bu biçimde muhalefet eden unsurları “etkisiz hale getirmek” için zindanlara tıkıyor. Tornadan çıkmışçasına “zararlı” yanlarını törpüleyerek istedikleri gibi bir toplum yaratma mühendisliğine girişen AKP hükümeti döneminde tutuklu sayısı 60 binden 130 bine çıktı.

Tahliye Sevinci

19 Aralık katliamından sonra hapishanelerde tahliye törenleri de değişti. Her koğuşun/ hücrenin sokaklara gönderdiği arkadaşının ardından tilili çekip sloganlarla uğurlaması kaldı geriye.

Hapishanede sevinç ve hüznün birleştiği noktadır tahliye anları.

Sen yanı başındaki arkadaşını, dostunu, yoldaşını sokaklara uğurlamanın büyük sevincini yaşarken…

O tutsaklıktan kurtulmanın sevinciyle, ayrılmanın arkadaşlarını ardında bırakmanın hüznü bir arada yaşar.

Değişik zamanlarda çok farklı tahliye an’ları yaşadım.

Dünyanın En Güzel Çapulcularına!

Çöp kovasında ağaç büyütmeye kalkışınca, kollarımı dolayacak bir gövdesi de ne yazık ki olamıyor! Ama siz bakmayın onun cılız, bodur haline. O dünyanın en güzel erik ağacı...

21 Haziran 2013

Ahmet Arif’in dizelerindeki gibi; “Dağlarına bahar gelmiş memleketimin.”

Hem de bambaşka bir baharın geldiği memleketimin meydanları, parkları isyana durmuş her yaştan kadın ve erkeğin, ille de gençlerin doldurduğu böyle zamanda hapishanede olmak da…