Öykü

Hapishaneden gelen yeni bir öykü: YAPRAK ÇEKİMİ

YAPRAK ÇEKİMİ

Bir gün bir dağ kırlangıcı koca bir kayaya bir soru sormuş

“Gövdendeki bu yarık da nedir?”

“O yarık değil” demiş koca kaya ve devam etmiş “o benim kalbim”

“Ama ben oraya yuva yaptım” demiş şaşıran kırlangıç, kaya cevap vermiş

“İşte şimdi öğrendin yuvanın neresi olduğunu!”

Senin yuvan neresi okuyan insan, sokaktan geçen ince zayıf orta yaşlı kadının, tanıdığın insanların yuvası neresi? Tanıdıklarım yuvanız neresi? Benim yuvam neresi? Bin yıllara direnen ve kırlangıca yuva olan o koca kayam nerede?...

Yıl 1915 ve Murat ile Taki

"Size anlatmaya çalıştığım bu hikaye, Ermeni halkının, kanayan yarasının sargı bezleri üzerinde görünen küçük kan damlacıkları. Kim bilir bilmediğimiz ne kadar çok derin yaralar var! Bu insanların yaşadıkları acılara, baskılara nasıl sessiz kalabilirdik ki?"

Berrin Bostan

Kadın Kapalı Cezaevi 6.Koğuş

Tarsus-MERSİN

***

Çiçeğe Ağıt

“Zamana, duvarlara; bilinçle, yazıyla meydan okuyanlara selam olsun...

Adını kitaba veren “Çiçeğe Ağıt” öyküsü gerçeğin kadim dillerde söylenmiş şarkısıdır... Nevzat Çapkın, ömrünü cezaevinde geçiren yazı emekçilerindendir. Hapishanenin duvarlarına, zulmüne aldırmaksızın durmadan üreten bir yazardır.”

Seyit OKTAY  E Tipi Cezaevi  C-12   SİİRT

“ÇİÇEĞE AĞIT”

Başak, Ster ve Zerdüşt

Üzerinde büyük bir yorgunluk vardı Başak’ın. Başak belki de devr-i devimini ve devr-i beşeriyetin en büyük amelesidir ve artık yorgun düşmüştü. Bitik bir haldeydi. Çalışmaktan yorulmuştu. Herşeyden yorulmuştu, yürümekten, durmaktan, savaşmaktan yorulmuştu, barışmaktan-çatışmaktan yorulmuştu; kendisiyle, başkasıyla…

Başak olduğu yere çakılıp kalmıştı-İlkin büyü yapmakta olan bir büyücünün ifadesine kavuştu gözleri sonra da büyüye tutulmuş bir ifadeye.