Hasta tutsaklardan bir öykü: Kibrit Suyu
KİBRİT SUYU
KİBRİT SUYU
DAYIMIN HIRSIZLIK HASSASİYETİ
Annem kardeşleriyle bir araya geldiğinde dönem dönem sohbetleri Boşnakçaya dönerdi. Sohbetlerinde Boşnakçaya karışan Türkçe kelimelerden sohbetlerinin konusunu az çok çıkarabilirdim. Sohbet konularının biri de hiç gidip görmedikleri, büyüklerinden –özellikle annelerinden- duydukları Sarayova* idi.
Yanılmışım, hayat çok uzun…
Garip bir durum mu var, sanmıyorum. Her zamanki Ortadoğu işte, bir yerlerde patlayan canlı cansız bombalar, geride bıraktığı onlarca parçalanmış insan bedeni, darmadağın olmuş yoksul bir pazaryeri.
Ölü sayısı 68, yazıyla altmış sekiz.
YAPRAK ÇEKİMİ
Bir gün bir dağ kırlangıcı koca bir kayaya bir soru sormuş
“Gövdendeki bu yarık da nedir?”
“O yarık değil” demiş koca kaya ve devam etmiş “o benim kalbim”
“Ama ben oraya yuva yaptım” demiş şaşıran kırlangıç, kaya cevap vermiş
“İşte şimdi öğrendin yuvanın neresi olduğunu!”
Senin yuvan neresi okuyan insan, sokaktan geçen ince zayıf orta yaşlı kadının, tanıdığın insanların yuvası neresi? Tanıdıklarım yuvanız neresi? Benim yuvam neresi? Bin yıllara direnen ve kırlangıca yuva olan o koca kayam nerede?...
YÜRÜMEK
Sizin hiç ayağınız soğuktan-kardan yandı mı? Ne menem bir ağrı ve sızı verdiğini tahmin edebilir misiniz? Hele bir de yanmışsa ve nasıl davranacağınızı bilmezseniz, ayak parmaklarınız ve hatta bilekten kesilmesiyle yüz yüze kalmanız kesin olursa kahrolup hayıflanmanız...
İKİ IRMAĞIN ÖYKÜSÜ
Çiğ damlaları düşer kirpiklerine
Gün uyanır geceden
Uyanır gözlerine
Kollarının arasından
Bir çiğ damlası düşer gözlerine
"Size anlatmaya çalıştığım bu hikaye, Ermeni halkının, kanayan yarasının sargı bezleri üzerinde görünen küçük kan damlacıkları. Kim bilir bilmediğimiz ne kadar çok derin yaralar var! Bu insanların yaşadıkları acılara, baskılara nasıl sessiz kalabilirdik ki?"
Berrin Bostan
Kadın Kapalı Cezaevi 6.Koğuş
Tarsus-MERSİN
***
“Zamana, duvarlara; bilinçle, yazıyla meydan okuyanlara selam olsun...
Adını kitaba veren “Çiçeğe Ağıt” öyküsü gerçeğin kadim dillerde söylenmiş şarkısıdır... Nevzat Çapkın, ömrünü cezaevinde geçiren yazı emekçilerindendir. Hapishanenin duvarlarına, zulmüne aldırmaksızın durmadan üreten bir yazardır.”
Seyit OKTAY E Tipi Cezaevi C-12 SİİRT
“ÇİÇEĞE AĞIT”
TAŞ MELEKLER VE TAVUS KUŞU
Serdar Koç'un hapishanede yazdığı iki kitap elimize ulaştı:
İçeriden İnsan Manzaraları I ve İçeriden İnsan Manzaraları II.
Kitaplarda birbirinden güzel hapishane anekdotları bulunuyor.
Kitapları Do Yayınları'ndan edinmeniz mümkün.
Serdar Koç'un iletişim adresi:
E Tipi Kapalı Cezaevi C- 10