Öykü

Hapishande yazılan bir öykü: Hiwa

Sinan BÜLBÜL

            1 Nolu L Tipi Cezaevi C-14

            Maltepe/İSTANBUL

 

 

HİWA

            Sarı kuşağı bağlamış sabah yeli gibi alnımda tuzlu ter yalpalanıyordu. Başımı kaldırınca gökyüzüne doğru uzanan ustura keskinliğinde dikilmişti, Hiwa karşımda. Durdu. Loş yamacın sarmalında gölgenin buğusu içinde baktı yukarılara. Yukarısı dağ zirvesiydi.

"SİNEYE ÇEKMEK..." Kocaeli Hapishanesinden gelen bir öykü

      Sükût altın dediler de bu altının ne işe yaradığını hiç söylemediler. Ya da sükût altın dediler de bu altının hiç işe yaramadığını söylemediler veyahut ta sükûta altın dediler de herkeste biliyordu bu altının hiç bir işe yaramadığını, fakat kıymete saydılar yine de; korkudan ya da başka şeyden dolayı sustuk dememenin yoluna...

                Oysa sükût atıl kalmaktır hayattan; durmaktır ve sormaktır ve korkuya yenilmek ve cesarete tövbe etmek ve yapalım diyememektir. İşte bu yüzden susmaz!..

Kâmil Sümbül'ün “Ana Esas Duruşa Geç” adlı kitabı hakkında

Müslüm Üzülmez, Kâmil Sümbül'ün Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi’nde kaldığı günleri anlattığı “Ana Esas Duruşa Geç” kitabını yazdı

“Geçmiş asla ölü değildir; geçmiş, geçmiş bile değildir.” (William Faulkner)

Unutmamak ve unutturmamak için yazmak lazım, ama bazı şeyleri yazmak çok zordur. Hele yazarın kendi yaşamından kesitleri oluşturuyorsa bu yazılacaklar hiç de kolay değil; yazarın yaşadıklarını, ilişkilerini, düşüncelerini, geçmişini bir film şeridi gibi gözünün önünden geçirip kendisiyle yüzleşmesi gerekir.

Suruç Gazisinin hapishanede yazdığı öykü: TAŞKIN

             Öğle yemeğinden sonra her zaman ki gibi köşemize çekilmiştik. Sıkılganlıkla kapadığım gözlerimi sese açtım. Bir şey düşmüştü. Önemsemedim ama yeniden uyumak için daha kazla çabalamalıydım. Eskiden , böyle zamanların en güzel yanı düşlerimle başbaşalığım olurdu. Ucunu-bucunu bilemediğim, rengârenk düşlerim. Onlarla yaşadım, koştum, dönüştüm. Şimdi ki ise garip bir duygu, daha önce hissetmediğim. Ölü değilim. Bedenim, zihnim beni doğruluyor .Yüreğimi karartmadım . Fakat , sanki düşlerim terk etti beni, bir başıma kaldım . Birbaşılığımla mutsuzum.

Uyumak Uyutulmak... Tutsak Dr. Ayhan Kavak'tan yeni bir öykü

UYUMAK, UYUTULMAK

 

AYHAN KAVAK Bandırma 1 No’lu T Tipi Hapishanesi

 

                Geceydi... Tekmil insanların uyuduğu saatlerde yürümekteydik. Dağın yamacından kıvrılarak giden bozuk toprak yolda yüklü atlarla giderken bizleri aydınlatıp geceyi gündüz eyleyen Dolunay vardı.

Duvardaki Şahmeran

DUVARDAKİ ŞAHMARAN

 

            Seyit Oktay

 

            Yüzü güzel bir kadına benzyen, gövdesi yılan derili, onlarca yılanbaşlı ayağıyla amcamın evinin duvarında asılıydı. Anlamını ve ne olduğunu bilmeden hayranlıkla izlerdim bu resmi.

            Adını büyüyünce öğrendim: Şahmaran!