Makale

Öldürülmedik, sağ kaldık, şanslıyız!

İlk ‘görülmüştür’ damgalı mektubumu aldığımda çocuk yaşlardaydım. 80’li yıllardı.

“Geçme namert köprüsünden ko götürsün su seni, yatma tilki gölgesinde ko yesin aslan seni” dizeleriyle başlıyordu. Ağlayarak okudum.

Mektubu yazan ‘abim’ artık yaşamıyor. O satırları yazdıktan on bir ay sonra ceza evinde öldü. 23 yaşındaydı. Gördüğü ağır işkencelerden sonra o kadar yaşaması bile mucizeydi.

Mehmet Yeşiltepe Vakası

Dünyada ve ülkemizde o kadar çok insan hakları ihlali vakası var ki, insan hangisi hakkında yazacağını şaşırıyor. Neyse ki muhalif insanların hukuksuz biçimde zindanlara doldurulmalarına ses çıkaran, itiraz eden demokratik kitle örgütleri, yayın organları ve namuslu demokrat, aydın, yazar sayısı az değil. Türkiye’de trajikomik gerekçelerle zindana atılan binlerce insan var. En son kitlesel olarak gözaltına alınan belediye başkanları olayı hala sıcak. Dur ihtarına uymadıkları gerekçesiyle öldürülen insanların da sayısı her geçen gün artıyor.

Ece Temelkuran: 100 Gazetecisi Hapishanede Olan Bir Ülke Arap Ülkelerine Örnek Olamaz

AnalizTürkiye'ye konuşan Ece Temelkuran, "100 tane gazetecisi hapishanede olan bir ülke özgürlük için yola çıkmış Arap ülkelerine örnek olmamalı" dedi.

Bir süredir İngiltere’desiniz. Burada çeşitli konuşmalar yaptınız. Edebiyatçı kimliğinizle Hay festivaline katıldınız. Aynı zamanda Büyük Britanya kraliçesinin 60. yıl törenlerine tanıklık ettiniz. Ne gibi izlenimler edindiniz?

Yedinci Yılda da...

Bugün 8 Eylül. Gözaltına alınışımın 7. yılı. Tutsaklığımın da! Ne yazık ki, yıldönümleri her zaman güzel günleri anmanın bir vesilesi olmuyor!

BİA Haber Merkezi 14 Eylül 2012, Cuma

Yazdan kalma sıcak bir gün.

Havalandırmada kargaların o kaba seslerine karışan serçe cıvıltıları değişik bir senfoni kıvamında, haftasonu sessizliğini kuşanmış hapishaneye meydan okuyor.

Bunu eski hapishaneler ile yeni inşa edilenler arasındaki önemli bir fark olarak kaydediyorum.

Hapishane tam bir ölüm sessizliğine bürünmüş!

Yaklaşan 12 Eylül ve ninnisi

Yaklaşan 12 Eylül’ü düşünce kulaklarıma uzaklardan belli belirsiz bir ninni sesi gelmeye başlıyor. Algılamaya çalışıyorum ‘’uyusun da büyüsün’’ desem değil, ama o minvalde bir ninni iyice kulak kabartıyorum anlamaya çalışıyorum. Anlamaya çalışırken bir taraftan da uyku bastırıyor. Ninni görevini yerine getirmeli! Fakat ben uyumak istemiyorum direniyorum. Ninnide anlatılmayan, gizlenen gerçekliği anlamak istiyorum. Direniyorum. Ve bu direnç sonuç veriyor, ninni kulaklarımda netlik kazanıyor. Söylenenlerin yaşamımda bir karşılığını bulamasam da beynimde kelime karşılığı bulunuyor.

Neden "Görülmüştür"?

"Cezaevlerinden gelen mektuplar ‘Görülmüştür’ mührüyle geliyor. Genellikle okumayı engellemeyecek yerlere mühür vuruluyor. Bazen de arka boş sayfalara. Ama kimi zaman da mühür, sahibinin içindeki kötülük potansiyelini gösteriyor. Buna örnek olarak Serkan Kaya ve Kamil Turanlıoğlu’nun, Sincan 1 no’lu F tipi cezaevinden yolladıkları karikatüre iyi bakmalısınız. Mühür, sayfada fazlasıyla boş yer varken, mektubun yollandığı çocuğa sunulan çiçeğin üzerine, hem de tam tomurcuğa vurulmuş."